31 Aralık, 2007

ROMA VACANZE - ROMA TATİLİ İLE 2007'YE VEDA

2007 bitti... Şimdi bizleri yepyeni başlangıçlar, heyecanlar, mutluluklar, paylaşımlar ve lezzetler için bekleyen 2008 var. Ben herkese güzelliklerle dolu bir yeni yıl diliyorum ve Roma tatilinden bahsetmek istiyorum.
Aşçı Yamağı ile çok uzun süredir yapmak istediğimiz bir tatili Bayram tatilini fırsat bilerek gerçekleştirdik. Daha önce bahsettiğim gibi bir zamanlar İtalyanca öğrenmiştim biraz, geçen zaman içinde maalesef birazın azı kalmış bana ama o zamanlardan beri İtalya gezisi yapmak istiyorduk ve nihayet Roma'ya gittik, iyiki gitmişiz. Herşeye rağmen italyancam bize yardımcı oldu ve gezinin sonunda Aşçı Yamağı'da 3-5 kelime italyanca konuşur oldu.
Dört günlük Roma tatili hergün 7-8 saat yürüyerek geçse de bizi dinlendirdi. Yazıma bu başlığı vermemin de özel bir sebebi var. Audrey Hepburn ve Gregory Peyk'in başrollerinde olduğu klasikler arasında yerini almış "Roman Holiday-Roma Tatili"filmini çok seviyor olmam. Roma sokaklarında da bol bol ürünlerini gördüğümüz filmin çekildiği yerleri gezdik ve İspanyol Merdivenleri'ndeki bilinen resmin magnetini bile aldık. Fontana di Trevi - Aşk Çeşmesi'ne bozuk para atıp Roma'ya tekrar gitmeyi diledik. Vatikan ve Collesioum'u gezdik. Roma sokaklarına hayran kaldık, çünkü Roma'nın merkezinde alışveriş merkezi yok ve şehrin heryerinde meydanlar ve civarındaki sokaklarda her türden mağazalar ve yoğun bir hareketlilik vardı. Via Condotti'de tüm ünlü markaların mağazalarının yanısıra Via del Corso'da alişveriş yapabileceğimiz dükkanlar bulduk. İtalya'ya gitmenin en güzel taraflarından biri de bu ülkede aç kalma olasılığımızın olmaması, adım başı sıralanmış pizzacıların yanısıra İtalyan Mutfağı'nın diğer lezzetlerini yiyebileceğiniz restoran ve cafeler mevcut. Ayrıca çok renkli pazarlar gördük hatta bir tanesinde tüm meyvelerin kurutulmuş halleri mevcuttu, ben de dayanamayıp panettone yapmak üzere az miktarda aldım bunlardan. Tabi noel zamanı gitmemiz şansımız oldu, tüm sokaklar, evler, balkonlar süslenmişti, heryer Atatürk Çiçeği diye bildiğimiz yeniyıl çiçekleriyle bezenmişti. Tüm marketlerde de pandoro veya panettone denilen noel kekleri satılıyordu, en kısa zamanda bu ekmek-keklerden deneyip sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizde göremediğimiz çeşitte, şekilde ve lezzetde makarna, risotto karışımları, çeşit çeşit meyve ile aromalandırılmış limoncelolar da Roma'nın keyiflerindendi. Sık sık karşılaştığımız cafelerde İtalyan kahvesi içmek ise ayrı bir keyif oldu. Bu kadar çok anlattıktan sonra, farklı bulduğum lezzetlerin, beğendiğim yerlerin görüntülerini sizlerle paylaşarak, hepinize Roma tatilimiz tadında bir 2008 diliyorum. MUTLU YILLAR!!!!!!!!!!!!!

Devamını Oku...

26 Aralık, 2007

YENİ YIL KURABİYELERİ: ZENCEFİLLİ KURABİYE (GINGERBREAD COOKIES)


Yeni yıla çok az kaldı, bir yılı daha acısıyla tatlısıyla geride bıraktık. Ama etkinlik konumuz olarak biz tatlılar üzerinde duracağız. Burçin'ciğimin konusu tam zamana denk geldi. En Tatlı Hediyeler... Yılbaşından daha iyi bir zaman olamaz sanırım en tatlı hediyeler için. Bu kurabiyeler de etkinlik konusuna uygun oldular, ayrıca hediye edildikleri kişiler düşünülünce benim için en tatlı hediyeler oldular. Umarım yiyenler de beğenmişlerdir. Etkinliğe hazırladığım kurabiyeler zencefilliydi. Tarif olarak klasik gingerbread cookies tarifi kullandım ve bazılarını da kardan adam, yılbaşı çamı ve kar tanesi olarak şekillendirdim. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:(70 adet)

-3 yumurta
-1,5 su bardağı esmer şeker
-250 gr tereyağ (oda sıcaklığında)
-2 tatlı kaşığı zencefil
-1,5 tatlı kaşığı tarçın
-1/2 su bardağı pekmez
1/2 su bardağı süt
-1 paket kabartma tozu
-1/2 çay kaşığı tuz
-1 paket vanilyalı puding (toz halde)
-7 su bardağı un

Royal Icing İçin;

-1 yumurta akı
-1 su bardağı pudra şekeri
-3-4 damla limon suyu
-İstediğiniz renklerde gıda boyası
-Süsleme malzemeleri (parıltılı pullar ve şekilli minik şekerler)


Yapılışı:

Kurabiye için sıvı malzemelerimizi ve katı malzemelerimizi ayrı ayrı iyice karıştırıyoruz ve un karışımımızı yavaş yavaş sıvı malzemelere ekleyerek yoğuruyoruz ve kulak memesinden biraz sertçe bir hamur elde ediyoruz, bu aşamada verdiğim ölçüden fazla un gerekirse ilave edebilirsiniz. Hamurumuz hazırlanınca 30 dakika kadar buzdolabında dinlendiriyoruz. Sonra hamurumuzu bölerek, merdane ile yarım santimden çok az kalın olacak şekilde inceltiyoruz ve istediğimiz kalıplarla şekil vererek yağlı kağıtla kapladığımız fırın tepsisine yerleştiriyoruz. Burada daha kolay açmak ve kolay kesmek için kalıpları ve merdaneyi unlamanızı tavsiye ederim. Hamurumuz bitene kadar aynı şekilde açıp, kalıplarla kesiyoruz. Önceden ısıtılmış 160 derece fırında 10-12 dakika arası kurabiyeler renk değiştirmeyecek şekilde pişiriyoruz.
Royal Icıng için gıda boyası hariç malzemelerimizi mikserle yüksek hızda iyice çırpıyoruz. Sonra kurabiyelere yapacağımız desenlere göre bölüp, renklendiriyoruz. Yağlı kağıtla yaptığımız kulahların içine koyup, uçlarını ince kesip, külahları sıkarak kurabiyelerimizi süsleyebiliriz. Burada dikkat etmemiz gereken şey önce kurabiyelerin kenarlarını sınır olacak şekilde istediğimiz renkle çizmek sonra içlerini doldurak, böylece akmalarını önlemiş ve yüzeye eşit dağılamasını sağlamış oluyoruz. Renklendirmemiz bitince icing kurumadan üzerlerine parıltılı pıllarımızı ve minik şekerlerimizi serpiştiriyoruz.Süslememiz bitince kurumaları için 1 saat kadar bekletiyoruz. Afiyet olsun....

Devamını Oku...

19 Aralık, 2007

KURBAN BAYRAMINA MİSKET KÖFTE

Zaman uçtu geçti ve ramazan derken kurban bayramına geliverdik. Öncelikle tanıdığım tanımadığım tüm okuyucuların ve blog arkadaşlarımın bayramını kutluyor ve iyi bayramlar diliyorum. Yan tarafta vitrinden bakan havuçlu kek biraz daha sabredecek ikram edilmek için, çünkü bayramlık bir tarif sırasını aldı.
Geçen haftasonu arkadaşlarım Hande ve Tolga'nın tatlı oğulları Ali'nin doğum günü partisine gittim. Giderken tatlı bir şeyler hazırlayacağımı söyledim ve lavantalı kurabiyeler ile havuçlu keki hazırladım. Tabi parti olunca yeni bir sofranın fotoğraflarını da çekmek şarttı. Ben de Hande'nin özenle hazırladığı, tüm detayları düşündüğü balon konulu partiden görüntüler eşliğinde 2 yeni tarifle döndüm. Hande misafirleri için aşağıdaki menüyü hazırlamıştı ve gelenlere günün anısı olarak minik hediyeler hazırlamıştı. Balon şeklindeki doğum günü pastasını tatmasam da görüntüsünün çok güzel olduğunu söyleyebilirim. Alicik nice yıllara...

-Domates ve mısır soslu misket köfte
-Zeytinyağlı yaprak sarma
-Mercimek köftesi
-Kuskus salatası
-Kanepeler (zeytin ezmeli, muhammaralı)
-Ekmek dolması
-Çikolata soslu havuçlu cevizli toplar
-Lavantalı kurabiye
-Peynir kremalı havuçlu kek
-1 yaş kurabiyeleri
-Doğum günü pastası

Partiden paylaşacağım ilk tarif misket köfte, diğeri ise benim isim uydurduğum ekmek dolması. Her iki tarif de kurban bayramında uygulayabileceğiniz tarifler. Bugün misket köftenin tarifini yazıyorum, en kısa zamanda ekmek dolmasının da tarifini yazacağım. Tarif şöyle;


Malzemeler:

-1 kilo köftelik kıyma
-1 bayat ekmek içi (ufalanacak)
-2 orta boy soğan
-2 diş sarmısak (istenirse)
-1 tatlı kaşığı kimyon
-1 tatlı kaşığı karabiber
-1 tatlı kaşığı tuz
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-2 su bardağı sıvıyağ

Sosu İçin;

-2 adet domates
-1 yemek kaşığı salça
-1 yemek kaşığı haşlanmış mısır
-1 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı:

Sıvıyağ hariç olmak üzere tüm malzemelerimizi karıştırıp, iyice yoğuruyoruz. Sonra köftemizden minik parçalar alıp, yuvarlıyoruz, yani misket şekli veriyoruz. Köftelerimiz hazır olunca, kızartma tavamızda iyice ısıttığımız (kızgın) sıvıyağda köftelerimizi kızartıyoruz. Sosu için kabuklarını soyup, küçük küpler halinde doğradığımız domatesleri zeytinyağında pişiriyoruz, sonra salçamızı, tuzunu ekliyoruz, sosumuzun kıvamını ayarlamak için yarım çaybardağı kadar su ileve ediyoruz ve ocaktan almadan hemn önce mısırlarımızı sosa ilave ediyoruz. Kızarmış misket köftelerimizin yanında servis yapıyoruz. Afiyet olsun....
Devamını Oku...

16 Aralık, 2007

LAVANTALI KURABİYE

Lavantalı kurabiye çok uzun süredir yapmayı istediğim bir lezzetti. Nihayet geçen hafta denedim ve sonucu beğendik ve karşınızdayız. Bazılarımız lavanta kokusunu çok severken bazılarımız hoşlanmaz biliyorum, ben sevenler tarafındayım. Hatta Buket Uzuner'in İstanbullular kitabının kahramanı Belgin'in lavanta kolonyasına düşkünlüğü, çocuğuna Lavanta ismini koyacak olması hoşuma gitmişti.
Lavanta latince kökenli bir sözcük, lavare-yıkanmak fiilinden geliyor (italyanca kursundan biliyorum:) Aroması çok yoğun olan bu yaz bitkisi eskiden banyo ve kozmetiğin yanısıra tıpta kullanılırken artık mutfakta da yerini aldı. Lavanta çiçekleri ile kekler, kurabiyeler, sütlü tatlılar, cheesecakeler yapılıyor, en kısa zamanda bunlarla da denemeler yapacağım, çünkü baştada belirttiğim gibi kurabiyeleri çok beğendik.

Malzemeler:(25 adet)

-1 adet yumurta
-125 gr tereyağ
-1 su bardağı pudra şekeri
-1 yemek kaşığı süt
-1 çay kaşığı vanilya veya özü
-1 çay kaşığı kabartma tozu
-1 tatlı kaşığı kurutulmuş lavanta(biraz fazla olabilir lavanta sevginize göre)
-2 su bardağı un

Yapılışı:

Tereyağımız ve şekeri iyice çırptıktan sonra, süt ve yumurtamızı ekliyoruz. Sonra vanilya, lavanta, kabartma tozu ve unumuzu karıştırıp hamurumuza yavaş yavaş ekliyoruz. Yumuşak bir hamur olana kadar yoğuruyoruz. 30 dakika kadar dinlendirdikten sonra, istediğimiz kalıpla veya yuvarlak şekil vererek fırın tepsimize diziyoruz. Önceden ısıtılmış 150 derecede fırında 15 dakika beyaz kalacak şekilde pişiriyoruz. İsterseniz üzerine benim yaptığım gibi renklendirilmiş beyaz çikolata ile süsleyebilirsiniz. Afiyet olsun....

Devamını Oku...

15 Aralık, 2007

#YE 29 ZEYTİNYAĞLILAR - ZEYTİNYAĞLI BARBUNYA

Günler koşturmacalar içinde geçiyor, maalesef Aysel'in etkinliğine yeni birşeyler yapamadım, aklımda pek çok fikir olmasına rağmen gerçekleştiremedim. Bu nedenle daha önce paylaştığım çok güzel bir lezzeti tekrar vitrine koydum. Detaylar burada. Afiyet olsun...
Not: Bir okuyucum bu tarifin isminin barbunya pilaki olmasını önermişti, ben de size bırakıyorum, artık ne demek isterseniz...
Devamını Oku...

11 Aralık, 2007

KEREVİZ ÇORBASI VE BİR TUTAM BAHARAT

İstanbul'da geçen sene özlediğimiz kışı soğuk bakımından yaşıyoruz, bazılarınız bana kızabilir ama ben kar da yağsın istiyorum. Biliyorum İstanbul'da kar eziyet demek, uzun trafik sıkışıklıkları demek, araç bulamamak demek ama yine de ben karı özledim, en iyisi karlı bir yerlere gitmek...
Bir tutam baharata gelince bu baharatı ilk evlendiğim günlerde Sener Dayımızı ziyarete gittiğimizde beni götürdüğü Beyoğlu'ndaki baharatçıdan almıştım, daha doğrusu Kadir Bey (Bünsa Baharat'ın sahibi) hazırlayıp vermişti, içinde ne olduğunu söylemeksizin, bunu özellikle köfte, kuru fasülye olmak üzere bir çok yemeğe kullanabilirsin dedi. İçinde pek çok baharat bulunan bu karışımı ben de bazı yemeklerimde ve çorbaların bir kısmında kullanıyorum. Yolunuz Çiçek Pasajı'na düşerse Bünsa Baharat'tan (Tel: 0 212 2436265) bu karışımı denemek üzere alabilirsiniz.
Bu soğuk havalarda evde en çok aranan şey sıcacık bir çorba, ben de size bir fincan sıcak çorba öneriyorum;

Malzemeler:(4 kişilik)

-2 orta boy kereviz
-1 adet soğan
-1 diş sarmısak
-1 adet havuç
-1 adet küçük patates
-1 çay bardağı kırmızı mercimek
-1 yemek kaşığı un
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-1 su bardağı süt
-1 yumurta sarısı
-Tuz, karabiber
-1 çay kaşığı özel yemek baharatı

Yapılışı:

Kerevizlerimizi, patatesi ve havucu soyup iri şekilde rendeliyoruz. Kerevizin kararmasını önlemek için en sona bırakmakta fayda var. Soğan ve sarmısağımızı ufak doğrayıp, yıkadığımız kırmızı mercimeği de ekleyerek malzemelerimizi düdüklü tencereye koyup, 5 su bardağı su ekleyip düdüklünün pimi çıktıktan sonra 20 dakika pişirerek hazırlıyoruz. Düdüklü kullanmayacaksak, sebzelerimiz yumuşayana kadar normal bir tencerede pişirebiliriz.Biraz soğuduktan sonra blenderdan geçirip, bekletiyoruz. Ayrı bir tencerede eytinyağımız ile 1 yemek kaşığı unu hafifçe kavuruyoruz ve haşlanmış sebze püremizi ilave ediyoruz. Ayrı bir kapta iyice çırptığımız yumurta sarısı ve süt karışımını çorbamız kaynayınca azar azar çorbamızı sürekli karışıtırarak ilave ediyoruz. Son olarak baharat ve tuzunu ekliyoruz. Kaynadıktan sonra ocaktan alıyoruz. Servis yaparken istersek üzerine kırmızı biber serpiştirebiliriz. Afiyet olsun....

Devamını Oku...

06 Aralık, 2007

LİMONLU HAŞHAŞLI KEK

Limonlu haşhaşlı kek en sevdiğim kek. Bu kekle tanışmam çok eskilere dayanıyor. Ablamın Amerika'dan getirdiği hazır kek karışımlarından birini aniden canımızın tatlı birşeyler istemesi üzerine yapmasıyla oldu, tadına baktığımızda çok beğenmiştik, haşhaşların ağızda çıtır çıtır dağılan hali ve limon aroması çok lezzetliydi. Tabi bu keki nasıl yapabiliriz diye düşündük ve o günler için en zor kısım haşhaş tohumu bulmak gibi görünmüştü, mutfakla şimdiki kadar içiçe olmayan bana. Biraz araştırınca haşhaş tohumunu bulduk ve kek denemelerine başladık. O gün bu gündür, bizim evde, annemlerde ve Hatsum' da en sık yapılan kek oldu. Ben de yeni evlendiğim günlerde çay davetleri için sabit bir menü hazırlamıştım, o menünün içindekilerden biri yine limonlu haşhaşlı kekdi. İlk günlerde sık sık ağırladığım farklı misafir gruplarından bu keki beğenmeyen hiç olmadı. Yeni evliler için ufak bir tavsiyem de benim yaptığım gibi yapmaları, davetliler genellikle farklı kişiler olacaktır, bu durumda sabit bir yemek ve çay daveti menüsü hazırlayıp, misafirlere ikram edilebilir. Böylece biz çalışan hanımlar, deneyimli olduğumuz ve pratiklik kazandığımız yiyecekleri yaparak biraz olsun zaman kazanabiliriz. Gelelim tarifimize;

Malzemeler:(4 kişilik)

-4 yumurta
-1 su bardağı sıvıyağ
-1 su bardağı yoğurt
-1/2 çay bardağı süt
-1,5 su bardağı toz şeker (Şeker miktarını azaltabilirsiniz)
-1 limonun kabuğunun rendesi
-2 yemek kaşığı limon suyu
-2 yemek kaşığı siyah haşhaş tohumu
-1 paket kabartma tozu
-1 paket vanilya veya 1 çay kaşığı vanilya aroması
-2,5 su bardağı un

Yapılışı:

Öncelikle yumurtalarımızı kabarıp, krema kıvamına gelene çırpıyoruz, şekerimizi ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. Sonra sıvıyağ, yoğurt ve sütümüzü ekliyoruz. Limon kabuğu rendesi ve limon suyumuzu da ilave ettikten sonra, içine kabartma tozu ve toz vanilyamızı ekleyip, elediğimiz unu yavaş yavaş ilave ediyoruz. Sıvı vanilya kullanacaksak undan önce ilave edebiliriz. Son olarak haşhaş tohumunu ilave edip, karıştırıyoruz ve yağlanmış kalıbımıza döküyoruz ve önceden 170 derecede ısıtılmış fırında 45-50 dakika kadar pişiriyoruz. Kekimiz istersek muffin kalıplarında da pişirebiliriz, tabi bu durumda pişirme süresi daha kısa olacaktır, kürdan testi ile kekin pişip pişmediğini anlayabiliriz. Bir de kekleri pişiriken ilk 20 dakika fırının kapağının açmamalıyız. Afiyet olsun....
Devamını Oku...

04 Aralık, 2007

PATLICANLI PİLAV, NAM-I DİĞER AFRODİT'İN SEÇİMİ

Pilav aşçı yamağının en sevdiği yiyeceklerden biri, her yemeğin yanında olsa bıkmadan yer, ben ise İstanbul'a taşınana kadar (9 yıl önce) hiç pilav yemezdim, bir kaç denemem de pek başarılı olmamıştı. Daha sonraları pek çok yiyecekte yaşadığım gibi pilavı da sevmeye başladım ve güzel yapmaya...Bu pilavın ilhamı yine Bozcaada'da oluştu, rüzgarlı adada Mitos plajında geçen yıl ve bu yıl yediğimiz yemeklerden biriydi, ismi de Afrodit'in seçimi. Menüdeki tüm yemeklere mitolojik isimler verilmişti, ben de seçimimi Afrodit'ten yana kullandım. Aşçı yamağı da tadına bakıp çok beğenince İstanbul'da denerim demiştim. Bu ikinci yapışım, ilkinde fotoğraf çekmeye fırsat bulamadan bitti pilavımız. Benim favorilerim listesine girdi bu lezzetli pilav, değişikliğe açıksanız, klasik pilav yerine Afrodit'in seçimini denemenizi tavsiye ederim. Tarif şöyle;
Malzemeler:(4 kişilik)
-1,5 su bardağı pirinç
-2 adet patlıcan
-1 yemek kaşığı zeytinyağ
-2,5 su bardağı kaynamış su
-1 yemek kaşığı sıvıyağ
-1 büyük soğan
-1 adet domates
-2 çay kaşığı tuz
-1 tatlı kaşığı kuru nane
-1 su bardağı sıvıyağ

Yapılışı:

Öncelikle patlıcanlarımızı alacalı soyup, küp şeklinde doğruyoruz ve tuzlu suda 10 dakika kadar bekletiyoruz. Sonra patlıcanlarımızı yıkayıp, süzdürüp, kağıt havlu ile suyunu iyice alıyoruz. İyice ısıttığımız sıvıyağda patlıcanlarımızı kızartıyoruz. Bu arada pirincimizi de ılık suda yarım saat kadar bekletiyoruz. Patlıcanlarımız kızarınca kağıt havluya alıp, fazla yağının süzülmesini için bekletiyoruz. Pilav tenceremize zeytinyağımızı koyup, ince doğradığımız soğanı hafifçe kavuruyoruz ve kuru nanemizi ekliyoruz. Sonra kabuklarını soyup, küp şeklinde doğradığımız domatesi ekleyip, biraz kavrulunca, yıkayıp, süzdürdüğümüz pirincimizi de ekliyoruz. Tüm malzemelerimizi 7-8 dakika kavurup, kaynamış suyu ve tuzunu ilave edip, kısık ateşte pirinç suyu çekene kadar pişiriyoruz ve pilavı ocaktan almamızdan 1-2 dakika önce kızarmış patlıcanı ekleyip, karıştırıyoruz. Pilavımız 15 dakika kadar demlendikten sonra servis yapabiliriz. Afiyet olsun....

Devamını Oku...

01 Aralık, 2007

ESRA'DAN PEYNİRLİ PAMUK POĞAÇA

Kevgir'in bu sayısı bildiğiniz gibi Esra için hazırlandı. Benim Esra için hazırladığım tarifi ise aşağıda, dergiye ise buradan ulaşabilirsiniz.

Esra ile sanal ortamdaki tanışmam, günlüğümü yeni açtığım günlerde, pek fazla yorum almazken gönderdiği, takdir edici ve cesaret verici yorumla oldu. Güzel, yüreklendirici yorumuyla hemen özel bir yeraldı günlüğümde. Pek çok arkadaş edindiğim sanal alemde, gerçek tanışma olmadan bir sesi ve görüntüsü olan tek kişi Esra'ydı. Belki sayfasına yaptığım ziyaretlerle, hakkında öğrendiklerimle oluştu bu ses. Kendinden emin, destekleyen ve öğreten bir ses tonuydu Esra'nın kafamdaki sesi, tatlı sert bir tonda ama altında çok düşünceli ve iyi yürekli. Zaman içinde gerçekten öyle olduğunu anladım, samimi düşüncelerini yazıyordu ve bunu bize hissettiriyordu Esra yorumlarıyla, sayfasından bize geçen pozitif enerjisiyle.
Esra için çıkan bu özel sayıdaki nefis tatlardan biri de pamuk poğaça, yoğururken bile hissediyorsunuz hamurun pofuduk halini, tek önerim tepsi mayalanma süresini atlamamanız. Tarif şöyle;

Malzemeler:(40 adet için)

-2 su bardağı süt
-250 gr tereyağ
-1 çay bardağı sıvıyağ
-1 paket yaş maya
-1 tatlı kaşığı mahlep
-4 yemek kaşığı şeker
-2 çay kaşığı tuz
-7 su bardağı un
-1 yumurta sarısı
-200 gr beyaz peynir

Yapılışı:

Sütü ısıtıp, içine şeker ve mayayı koyup 5 dakika kadar mayanın kabarmasını bekliyoruz. Mayamız kabarınca, süt, maya karışımını, yağları, tuz ve mahlepi ekliyoruz. Unu parça parça ekleyerek, sert olmayan kulak memesi kıvamından daha yumuşak bir hamur yoğuruyoruz. Hamurumuzu yarım saat kadar dinlendirdikten sonra içine peynir koyarak hamurumuzu şekillendiriyoruz. Sıcak bir ortamda 20 dakika kadar bekletip, tepside mayalanmaya bırakıyoruz. Üzeri için yumurta sarısı , bir çimdik pudra şekeri ve bir tatlı kaşığı sıvı yağ karıştırıyoruz ve poğaçaların üzerine sürüyoruz. Esra üzerlerine susam serpiştirmişti, ben ayçekirdeği serpiştirdim. Bunlar yerine çörekotu da olabilir. Önceden 175 derecede ısıttığımız fırında 30-35 dk pişiriyoruz. (Esra 200 derece yazmıştı, benim fırınım çabuk pişirdiği için ısıyı biraz düşürdüm sizler de kendi fırınınıza göre ayarlayabilirsiniz) Afiyet olsun....
Devamını Oku...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...