21 Aralık, 2012

YILBAŞI SOFRALARINA BİR ALTERNATİF; YENİ YIL KAHVALTISI

2012 yılı biterken Maya takvimin gösterdiği son günde bloga yeni yazı yazıyorum. Yazıyı okuyorsanız kimseye bir şey olmadı demektir:) Bence bugün başka yeniliklerin başlangıcı olacak. Dünyanın daha çok iyilikle dolu bir yer olacağına inanmak istiyorum, mevcut durumda buna inanmak zor olsada...

Bir yemek blogu sahibi olarak 2013'de başlayan bu yeni dönemde kendi adıma daha çok mutfağa girmeyi ve deneyimlerimi burada daha çok paylaşmayı diliyorum.
Bu sofrayı geçen yılı karşılama yazımdan hatırlayanlar olabilir. Adet edindiğim üzere 1 yıl geçmeden davet sofralarımı buraya yazamıyorum:)
Yandaki fotoğrafta görebileceğiniz gibi 2012'ye merhaba kahvaltısı yapmıştım geçen sene blogger arkadaşlarım için. Yeni anne olmanın heyecanı hala üzerimdeyken, doğum izninde olmanın avantajıyla böyle bir sofraya cesaret etmiştim. Vaktinde yazamayınca bu yıla kaldı.



Yılbaşı sofralarını hep akşam yemeği olarak düşünürüz, oysa bizim yaptığımız gibi yeni yıl kahvaltısı da, kutlamak için bir seçenek. Ayrıca yaptığım hazırlıkların bir kısmı akşam sofralarına da uygun. Sofra düzeni  önerileri, ortamdaki aksesuarlar ve meze tarzı yiyecekler akşam sofraları için de alternatif oluşturabilir. 

2011 yılındaki yılbaşı sofram gibi yine kırmızılı bir masa kurmuştum geçen yılda, yine çam ağacı mumluğumu kullandım bu defa masa yerine dekor olarak, kırmızı beyaz karanfilleri çiçekliğime gördüğünüz gibi yerleştirdim.




Çam ağacım evdeki klasik yerinde kurulmuştu. Bu yıl ise Yağmur büyüdüğü için daha zor ulaşacağı bir köşeye yerleşti ağacımız.




Minik ışıklı geyiğim çam ağacının altındaki yerini alırken, hediyelerimizde ağacın ayaklarını kapatıyor.




Geçen yıl yenilediğim çorap, salon kapısını süslüyor. İçine çocuklar için şekerler koymuştum.








Yağmur'un doğumundan önce alıp, hem baby shower partilerimde, hem de hastanede kullandığım ferforje ağaç bu defa süslenerek masamızın ortasına yerleşti. 


Bir önceki yıl kullandığım cam melekler yine masadaydı. İsim kartlarım geyikli kartlıklarımdaydı. Bu defa Selenciğimin bastırıp getirdiği kırmızılı desenli kartlarla.... Masa örtüme minik melekleri serpiştirip, peçeteler için de melekli ve yıldızlı peçete halkalarımı kullandım.


Servisleri hazırlarken gümüşlü suplalarımı kullandım, gri ve gümüş desenli tabaklarımı tercih ettim ve her tabağın içine kırmızı tüllerle kese yaparak ufak çikolata drajeleri yerleştirdim.

Masamızın Yasemin bakışı halini de bu fotoğraftan görebilirsiniz. Malum kendisinin boyu yetmediği için bazen sandalye veya tabure tepesinde böyle güzel görüntüleri yakalıyor:)


Misafirlerimin katkılarıyla hazırladığım yiyecek büfesinin genel görüntüsü aşağıdaki fotoğrafta. Kahvaltılık çeşitlerden, poğaça ve mücvere, ekmek çeşitlerinden kurabiyelere ve o günlerin aşure ayına denk gelmesiyle pişirdiğim aşureye kadar menümüz oldukça zengindi.


Blogumun en çok tıklanan sayfalarından biri kahvaltı için pratik tarifler yazım. Sanırım bu yazı ve soframızdaki yiyecekler için yazacağım gelecek yazımda kahvahtı dosyasını zenginleştirecek.


Büfenin farklı açılardan görüntüleri... Peynir tabağı, aromalı tereyağlar, reçeller, zeytinler, salçalı ve zeytin ezmeli pratik sürmelikler, süt reçeli, kimyonlu domates.... Bazılarının tarifleri blogda mevcut, gelecek yazıda hepsi detaylı olarak yeralacaklar.


Bu da yılbaşı ruhuna uygun olarak yaptığım çam ağacı şeklinde kabak mücver. Fırında pişirdiğim mücver tarifini de yakında yazacağım.


Menüdeki benim açımdan en yeni olan tarif, fırınlanmış peynirle hazırladığım bu lezzet... O gün tam not almıştı, kenarda ise peynir dolgulu kızarmış biberler var.


Bu günden son fotoğraf ise masamızın ilerleyen saatlerdeki halini gösteriyor.

Yeni yıl öncesi sayfama tekrar yazmayı hedeflemekle birlikte, hepinize şimdiden keyifli sofralarla dolu, sağlıkla geçen güzel bir yıl diliyorum....

Devamını Oku...

17 Ekim, 2012

ÇÖREKOTLU KURABİYE


Çörekotlu kurabiye Yağmur'un Diş Buğdayı menüsünden. Bu kurabiyenin tarifi Hatsum'dan daha doğrusu yardımcısı Hatice'den, doğum iznimin sürdüğü günlerdeki Ankara seyahatimizde bizim için hazırlamışlardı. Ağızda dağılan, çerez niyetine yenebilecek lezzetli kurabiyenin tarifini hemen almıştım tabi ki.
Daha sonrasında blog grubu buluşmasına bu kurabiyelerle gitmiş tüm ekipten de tam not almıştım:)

Bol yağ içeren lezzeti de buradan gelen un kurabiyesi tadındaki yapımı pratik, bu tuzlu kurabiyeyi de Yağmur'un diş buğdayı menüsüne eklemiştim. Blogger grubumda tadını çok beğendiğimiz için geçen haftasonu olan buluşmanın menüsünde de yeraldı, bu defa kurabiyeyi çok beğenerek benden tarifini alan Pınar'ın elinden.

Gelelim kolay tarifimize;

Malzemeler:

- 250 gr tereyağ
- 1 çay bardağı sıvıyağ
- 3 yemek kaşığı çörekotu
- 1 tatlı kaşığı tuz
- 2 yemek kaşığı toz şeker
- 1 yumurta (akı hamurun içine, sarısı üzerine)
- 1 paket kabartma tozu
-  5-6 su bardağı un

Yapılışı:

Oda sıcaklığında yumuşamış tereyağını, sıvıyağı ve yumurta akını karıştırdıktan sonra, un hariç diğer malzemelerimizi de ekleyerek hamurumuzu yoğurmaya başlıyoruz. Unu parça parça ekleyerek kulak memesi kıvamında bir hamur elde ediyoruz. Hamurumuzu 3-4 parçaya ayırarak, her parçayı ince bir rulo olacak şekilde yuvarlıyoruz ve verev şekilde keserek fırın tepsimize diziyoruz. Tüm hamuru hazırlayınca yumurta sarısını sürüyoruz ve önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzeri kızarana kadar yaklaşık 30 dakika pişiriyoruz. Afiyet olsun...



Devamını Oku...

08 Ekim, 2012

TUZLU KURABİYE (HARF KURABİYE)



Birdenbire  hadi yazayım dedim. Eski fotoğarfların arasında karşıma çıktı "YAĞMUR"un harflerinden oluşan kurabiye, baktım tarifini de yazmışım.... Bloga yazmama engel hiç birşey yok, başladım yazmaya. 

Gelip geçenleri anlatıp, bahanelerimi yazmayacağım. Pek çoğumuzun olduğu gibi hayat yoğun tempolu. Yağmur 13 aylık oldu.

Bu kurabiyeleri Yağmur'un doğumunda lohusa şerbetimizle birlikte ikram etmek için, isteğim üzerine Münevver Abla yapmıştı, tarif ondan. Hastane misafirlerimizden sonra, evde de gelenlere ikram ettik yine şerbetle. Şerbetin tatlılığını bastıran güzel bir tuzlu olmuştu. Daha sonra evde de tekrar pişti, en son Yağmur'un doğumgünü partisinde, yine Münevver Abla'nın elinden, menümüzdeydi. Bu fotoğraf ise Ocak ayından, Sofra dergisi çekiminden, tarifi de dergiye gönderdiğim için hazırdı. Dergi doğum geleneklerini ben ve Yağmur'la çekmek isteyince, kendi hastane hazırlıklarımı da tekrarlamıştım. Lohusa şerbeti, tuzlu kurabiye, makaronun yanısıra, diş buğdayı ve şeker hamurlu bebek kurabiyeleri yeniden pişmişti mutfağımda.

Hem hastanede, hem evde, hem partimizde tadan herkesten tam puan alan lezzetli ve kolay bayatlamayan kurabiyenin tarifi şöyle;

Malzemeler: (24 adet)

- 250 gr un

- 150 gr tereyağ

- 150 gr eski kaşar peyniri rendesi

- 2 yumurta sarısı

- 1 çorba kaşığı yoğurt


Üzeri için:

- 1 yumurta sarısı

- 1’er çorba kaşığı çörek otu, susam ve haşhaş tohumu


Yapılışı:

Tereyağımızı soğuk olarak ufak parçalara kıyıp, un ile birlikte fazla yumuşamasına izin vermeden ufak kırıntılar olana kadar karıştırıyoruz. Daha sonra kaşar peyniri rendesi, yoğurt ve yumurta sarılarını ekleyerek yoğuruyoruz. Hamurumuzun üzerini kapatarak buzdolabında veya serin bir yerde 30 dakika kadar dinlendiriyoruz. Daha sonra hamurumuzu 3’e bölerek merdane ile 1 cm kalınlığında açıp, kalıplarla keserek tepsiye diziyoruz. Üzerlerine yumurta sarısı sürdükten sonra çörekotu, susam ve haşhaş tohumu karışımından serpiştirip, önceden ısıtılmış 180 derece fırında 25-30 dakika üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun…

Not: Fotoğraf Sofra Dergisi'nden Erkin Ön tarafından çekilmiştir.

Devamını Oku...

03 Ağustos, 2012

ÇEŞNİLİ ZEYTİNYAĞI



Çeşnili zeytinyağı, 2 yıl önceki ramazan ayında Münevver Abla'da yaptığımız iftar sırasında hepimizin (blogger grubumun) gönlünü fetheden lezzet olmuştu. Münevver Abla'nın elinden çıkmış onca lezzetli yemek ve tatlı arasında bu aromalı yağ, beğeni sıralamasında önde gelmişti. Gruptan arkadaşlarımdan bloglarına yazanlar da oldu. Ben de o günden sonra sıkça yapsamda bloga yazma fırsatım olmadı. Yine ramazan ayının yaşandığı şu günlerde uzun süredir parti görüntüleriyle tarifsiz kalan blogu bu pratik lezzetle güncellemek istedim.

Çeşnili zeytinyağı hem iftar sofralarına hem de sahura uygun bence. İftariyeliklerin arasında yerini alıp, pideyle birlikte keyifle tüketileceğinden eminim. Ayrıca deneyip lezzetine varanların, sık sık yapacaklarını da düşünüyorum. Akşam yemeklerine ön lezzet olarak, kahvaltılara ise her zaman yakışacak tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

- 1 su bardağı zeytinyağı
- 9-10 adet kurutulmuş domates
- 6 adet ceviz içi
- 10-12 adet yeşil zeytin (biberli zeytin de olabilir)
- 3-4 diş sarımsak (ufaksa 5 diş)
- 1 tatlı kaşığı kuru biberiye

Yapılışı:

Kurutulmuş domateslerimizi 10 dakika kadar sıcak suda bekletip süzüyoruz ve ufak ufak doğruyoruz. Yeşil zeytinlerin çekirdeklerini çıkarıp, yine ufak doğruyoruz.( Biberli zeytin kullanıyorsak bunları ince ince dilimliyoruz.) Cevizleri elimizle irice kırıyoruz, biberiyeleri de elimizle kırıp, sarmısaklarımızı eziyoruz. Hazırladığımız tüm malzemeleri zeytinyağımızla karıştırıp, ağzı kapalı olarak en az 1 gece bekletiyoruz. Daha fazla  beklerse aromalar daha çok çıkacaktır. Bitmeden kalırsa 1 hafta 10 gün bekleyebilir. Afiyet olsun...

Devamını Oku...

23 Temmuz, 2012

"YAĞMUR'U BEKLERKEN" BABY SHOWER PARTİSİ 2. BÖLÜM:)



BİR "BABY SHOWER" HİKAYESİ DAHA....

Son yazımda bahsetmiştim, geçen sene 2 kez "baby shower" partisi yaptığımdan. İlkini okumuştunuz. Bugünkü yazımın konusu ise ikinci partim. Geçen yıl bugün yani 23 Temmuz 2011 Cumartesi günü, sevgili blogger dostlarımla toplanıp, yine bana ve Yağmur'a parti yaptık. Bir önceki yazımda olduğu gibi, bu yazımda 1 yıl geçikmeli yazılıyor:(


Partimin adı yine "Yağmur'u Beklerken" di. Ben bu ismi çok sevdim, kızımın adı da baby shower konseptine çok uyumlu oldu tesadüfen. Parti davetiyesi olarak önceki yazımda yeralan davetiyeyi, yer ve tarih değişikliği yaparak kullandım.

Parti hazırlıklarına 1 ay kadar önce başladım. (Her iki parti için) Çeşitli yerlerden parti malzemeleri, bolca kurdele, hediyeler için gerekli malzemeler vs. aldım. Tabi yaptıklarımın bir kısmının fikri alışverişlerde çıktı, bazılarını ise önceden düşünüp, uygun ürünler aradım.

Kayınvalidemde gerçekleşen partiden sonra (yani bu partiden 1 hafta önce), evdeki süslemeleri düşündüm. Hafta ortasında da karnım burnumda merdiven tepelerinde gezerek süsleri asmaya başladım.  Yine evin kapısına "It's a Girl" yazımı astım, partiyi ilan etmek için:)

Evdeki partide farklı olarak, geçen partiye yetişteremediğim, tamamem el yapımı olan, taş duvarımıza astığım "YAĞMUR" yazısı vardı, 

bir de doğumda hastanede ve sonrasında kızımın odasında kullandığım kapı süsü....


Yemek masamızı oturma düzenli hazırladım. 9 kişi olduğumuz için yemek masasına rahatça sığdık. Ancak bol süslü bir masa olduğu için yiyeceklerin yeri yine konsoldu.



Sandalyelerimizde çiçek süsler ve kurdeleler  ve kızlar için hazırladığım uğur böcekli taçlar...
 



Masanın detayları; el yapımı isim kartları, lavanta kesesi ve hamile kurabiyeyi birlikte yerleştirdiğim hediye kutuları, masa üstüne serpiştirdiğim bebek eşyası şeklindeki konfetiler, peçete halkaları, çatal bıçağı sardığım kelebekler ve ortancalar...



Kızımın hediye köşesi de burası oldu. Partimize katılan teyzeleri için hazırladığım kurabiye, lavant kesesi, badem şekerli kelebekler bu masada yeraldı. Ayrıca masamıza kuzumun ileride giyeceği bu sevimli ayakkabıları, bir önceki partimizin Yağmur figuru olan Yasemin'in şeker hamurundan bebeği, yine el yapımı olan " Yağmur'u Beklerken" anı defteri, keyifle yaptığım bebek bezi pastası vardı.


Aşağıdaki kolajda tüm bunları daha detaylı görebilirsiniz. Burada önemle bahsetmem gereken şeylerden biri de sevgili Mügeciğimin yaptığı anı kurabiyeleri, imece usulü oluşturduğumuz menüyü konuşurken kendisinden bir de kurabiye istedim. Müge beni kırmadı ve Yağmur'un harflerinden hazırladığı bu kurabiyelerin yanısıra leylekli çok güzel kurabiyeler yaptı, ben de  isim hafrleri kurabiyelerini bu sevimli arabaya lavanta dalları ile birlikte yerleştirdim.


Evdeki diğer süslemeleri de aşağıdaki kolajlarda görebilirsiniz. 

Avizelerden sarkan, kelebekler, minik emzikler ve kurdeleler.....

Selenciğimin kendi elleriyle yaptığı bebek arabasının içinde Müge'nin yaptığı kurabiyeler, bahçeden topladığım ortancalar ve lavantalar ve  bebek süsleri, perdelere astığım süsler....



Folyo balonlar ve bebek süsleri....


Yemek masamız ve konsol...


Partimizin menüsünü yukarıda bahsettiğim gibi, daha önceki buluşmalarımızda yaptığımız gibi ortaklaşa hazırladık.


Tatlı ve tuzlu menümüz ve anneciğimin yaptığı limonata....


Tatlılarımız ise Yasemin'den pasta (Yasocuğum kardeşinin düğünü nedeniyle pastayı yapamayınca alıp gelmişti, bizde  bir önceki muhteşem pastanın figürüyle süslemiştik), Münevver Abla'dan herbiri gerçek aromalarla lezzetlendirilmiş makaronlar, benden tarçınlı ve fındıklı kurabiyeler, Selen'den mini cheesecakeler  ve Pınar'dan tahinli kurabiyeler vardı.

 

Bu partide de geçen partide olduğu gibi oyunlar oynadık. Birinci oyunumuzda ben yine 4 çeşit mamayı bezlere döküp, içindeki malzemeleri bilmelerini istedim. Cevaplarını ve isimlerini kolajdaki karta yazan kızların kağıtlarını toplayınca değerlendirmeyi yaptım. Oyunu en çok malzeme çeşidini bilerek Pınar kazandı ve havluyu aldı:)

İkinci oyunumuz ise daha zordu. Benim daha önceden oluşturduğum bebek eşyaları listesinden en çok tutturan kazanacaktı. Bu oyunun cevaplarını alınca Selen'le birlikte değerlendirdik ve kazanan Fadime oldu ve mumluğu aldı:)
Bu özel günleri hep hatırlayıp, kızıma da anı olması amacıyla bir defter hazırladım. "Yağmur'u Beklerken" anı defterini iki taraflı idi, diğer tarafı da "Yağmur Gelince" oldu, bu bölümü de hastanede doğumda anı defteri olarak kullandım. Kalemini de çok özel bir şey olmasa da kendim yaptım. Defterimize yazanlar bu süslü kalemi kullandılar. Hem ben hem de bebeğim için çok güzel bir anı defteri oldu böylece. Kolajda gizli gizli bize yazan ise Müge....


Bu da keyifli partmizden...Kızımın cicileriyle mutlu olan ve kurabiye arabasını düzenleyen ben, uğur böcekli taçlarımız ile çok sevdiğim grubum ve hamileliğimin son 4 ayındaki haliyle, birdaha eski haline dönmeyeceğini sandığım ayaklarım....

Bu güzel günü geçen yıl Müge Hoşgelesin Yağmur başlığıyla, Selen ise Nesloş'ta Yağmur'u Beklerken Partimiz başlığıyla yazdı, bu yazılara da linklerden ulaşabilirsiniz...



Not: Bu yazıyı yazmaya 23.07.2012 tarihinde başladım, ancak bazı aksilikler nedeniyle bugün tamamlayabildim, ancak yıldönümü yazısı olarak kalması için tarihini değiştirmedim....
Devamını Oku...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...