30 Aralık, 2019

KÜTÜK PASTA-YILBAŞI PASTASI-BUCHE DE NOEL- YULE LOG


Kütük pasta benim çocukluk yılbaşı hatıralarımın en önemli parçası sanıyorum. Annem hemen hemen her yılbaşında bizim ağaç pasta dediğimiz dışı ve içi kakao kremalı, sade sünger kek ve muz ile bu rulo pastadan yapardı.   Klasik  yılbaşı menümüzde kütük pastanın yanısıra, yine annemin pişirdiği ve benim hiç yemediğim hindi, kestaneli pilav, zeytinyağlı sarma, çorba, salata, meze çeşitleri  ve babamın  kendi elleri ile yoğurduğu çiğ köfte olurdu. Ablam ve ben büyüyüp mutfakta rol almaya başlayınca menümüzün tatlısında bazen farklılıklar oluyordu, denemek istediğimiz farklı pasta ve tatlıları  hazırlar, menüye eklemeler yapardık.  Anne-baba evimde  hep birlikte yeni yılı karşılamayalı çok zaman oldu ama artık zaman zaman farklı kalabalık gruplarda yeni yılı karşılar olduk.

    

Uzun zamandır aklımda olan kütük pasta yapma planımı nihayet bu yıl gerçekleştirebildim. Evdeki yeni yıl yemeklerinde daha farklı tarifler uygulamıştım krem brule, pavlova, panna cotta gibi. Bu yıl ise hem Yağmur istediği hem de ben arşivime eklemek istediğim için kütük pasta yapmaya karar verdim. Yılın son cumartesi akşamı için programda eşimin ailesiyle yeni yıl yemeği daveti de olunca pastayı oraya götürmeye karar verdim. 


Karar verirce nasıl bir pasta olsa diye düşünmeye başladım. Pastacı kreması ve muz yerine, kakaolu sünger kek, çikolatalı krema ve ganaj ile yapmaya karar verdim. Pastanın etrafında bezeden yapılmış mantarlar planladım ve önceden yaptığım zencefilli kurabiyelerden kar tanesi şeklinde olanlardan kalmıştı onlardan kullanmaya karar verdim, biberiye, nar ve kozalaklar derken ekrandaki pasta çıktı elimden.


Kütük pastanın 19. yüzyıldan beri yılbaşı dönemlerinde yapıldığı biliniyor. Yule log olarak bilinen pastanın daha yaygun adı fransızca ismi olan "buche de noel".  Bu isimler kütük pastaya karşılık geliyor. Sünger kek diye bildiğimiz daha çok yağsız, ve süt ürünü içermeyen kekler, çikolata, tereyağlı kremalar ve likör aromalı olan bu tatlının beze mantarlar, kozalaklar ve şekerlemelerle süslenmesi de artık gelenekselleşmiş denilebilir.


Görüntüsü görkemli, yapması kolay, süslemesi zevkli olan bu pastayı nasıl yaptığıma gelince; İlk aşama kakaolu sünger keki yaptım, sonra kekin içine süreceğim kremayı hazırladım. Pastanın dışını kaplayacağım ganajı da yaptım ve tekrar kıvam alması için beklemeye bıraktım ve başta planda olmayan mantar bezeleri pişirdim. Herşey hazır olunca da pastayı bir araya getirdim. (Sizler mantar beze yapacaksanız bunu ilk aşama olarak yapabilirsiniz.) Süslemek ise en zevkli kısmıydı. Evde genelde olan biberiyeler, çikolata nanesi, kakao, pudra şekeri ve nar taneleri pastayı karlı bir havadaki ağaç kütüğüne benzetmeye yetti. Tarif şöyle:


Malzemeler:

Kakaolu Sünger Kek: (30-38 bir tepsi için)

- 5 yumurta 
- 100 gr toz şeker (1/2 su bardağı)
- 75 gr un (1/2 su bardağı)
- 25 gr kakao (1/4 su bardağı)
- 1 tatlı kaşığı vanilya özütü
- 1 çay kaşığı kabartma tozu
- 1 çimdik tuz
İç Kreması İçin:
- 100 gr bitter çikolata
- 100 gr krem peynir
- 100 gr beyaz çikolata
- 100 ml krema
- 150 gr kestane püresi

Dış Kreması İçin:

-200 gr krema
-200 gr bitter çikolata
-50 gr tereyağ

Beze İçin:

- 2 yumurta akı
- 100 gr şeker (1/2 su bardağı)
- 1 çay kaşığı krem tartar
- 1/2 çay şaığı tuz
- 1 çay kaşığı vanilya özütü
- 20 gr bitter çikolata 
(mantarları bir araya getirmek için)

Süslemek İçin:

- 5-6 dal biberiye, nar taneleri, 
- nane yaprakları, kozalak
- Kakao ve pudra şekeri



Yapılışı:

Kek için oda sıcaklığındaki yumurtaların beyaz ve sarılarını ayırıyoruz. Yumurta sarılarını ve şekerin yarısını rengi açık sarı bir krema kıvamına gelene kadar çırpıyoruz. Yumurta beyazlarını da kalan şeker ile ayrı bir kapta ve çırpıyoruz. Yumurta beyazlarına sarı karışmaması ve kullandığımız çırpıcının ve kabın temiz olması önemli. Yumurta aklarını iyice kar kıvamına gelip, çırpıcının ucunda ince bir uç yapıp, akmayacak hale gelinceye kadar çırpıyoruz. Köpük kıvamında olmalı, ama çok sert olmamalı. Unu, kakao, tuz ve kabartma tozunu birlikte eledikten sonra, 2-3 parçada yumurta sarılı karışıma ekleyip, karıştırıyoruz. Son olarak artık çırpıcı ile değil, spatula ile karıştırarak yumurta beyazlarını yavaş yavaş söndürmeden ekliyoruz. Yağladığımız ve yağlı kağıt koyduğumuz fırın tepsisine eşit şekilde yaydıktan sonra, ısıtılmış 180 derece fırında 12-15 dakika kadar pişiriyoruz ve ılıması için 10 dakika kadar bekliyoruz. Daha sonra yağlı kağıt serdiğimiz bir mutfak bezinin üzerine ters çeviriyoruz, altındaki yağlı kağıdı da kekten ayırıyoruz ama kaldırmıyoruz temiz tarafını yine kekin üzerinde kalıyor ve kekimizi mutfak bezi ile birlikte rulo şeklinde sarıyoruz ve o şekilde beklemeye bırakıyoruz. Eğer keki uzun süre bekletecekseniz, kurumasını engellemek için buzdolabı poşetine koymalısınız.

İç kreması için sıvı kremamızı kaynamaya yakın bir dereceye kadar ısıtıyoruz ve ufak parçalara böldüğümüz beyaz çikolatanın üzerine döküp, sürekli karıştırarak, beyaz çikolatanın erimesini sağlıyoruz. Bir benmari kurarak, bitter çikolatamızı da eritiyoruz. Sonra krem peynir, kestane püresi ve çikolataları birlikte karıştırıp, biraz kıvam almasını sağlamak için bekletiyoruz. Soğuyan çikolatalar kıvamın koyulaşmasını sağlayacak.

Dış kreması için kremayı yine kaynamadan hemen öncesine kadar ısıtıyoruz ve bitter çikolataya ekleyip, karıştırarak çikolatanın erimesini sağlıyoruz, çikolata erirken, tereyağını da ekleyip, hepsinin homojen bir karışım olmasını sağlıyoruz, soğumaya bırakıyoruz, çok aceleniz varsa buzdolabında bekletebilirsiniz ancak çok kalırsa tekrar katı kıvama geçer, sürülebilir kıvamda olması gerekli.

Mantar bezeler için oda sıcaklığındaki yumurta aklarını, krem tartarı (yoksa koymayabilirsiniz, yumurta aklarının kıvamının daha iyi olması için kullanıyoruz) vanilya özütünü ve tuzu miksere alıp (varsa stand mikser) köpükleşene kadar çırpıyoruz ve sonra yavaş yavaş toz şekerimizi ekleyip, çırpmaya devam ediyoruz. Karışım oldukça yoğun kıvamlı, kabı ters çevirince düşmeyen ve çıprıcı ucunda kalıncaya kadar çırpmaya devam ediyoruz. Sonra varsa duy taktığınız bir krema poşetine, yoksa kalın buzdolabı poşetine spatula yardımı ile koyuyoruz. Sonra poşetin ucunu 1 cm kadar kesip, yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisinin üzerine mantar şekli vermeye çalışarak sıkıyoruz, uçları sivri kalacak, onları da hafif ıslattığımız parmak uçlarımızla düzeltiyoruz. Bezelerin yarısını yuvarlak yarısını daha uzun sıkarak, mantarlar için gövde ve tepe oluşturuyoruz, aynı sayıda yapmak bir araya getirirken faydalı olacaktır. sonra üzerilerine kakao tozu serpiştirip, 110 derece fırında 1 saat 10 dakika kadar pişiriyoruz. sonra fırından alıp, soğumaya bırakıyoruz. Soğuyan bezeleri bir araya getirmek için yine benmari usulü erittiğimiz çikolatayı kullanıyoruz. Mantarın tepesini altından düz kısmından tam ortasından, ucu sivri bir bıçakla dikkatlice çok derin olmayan bir oyuk açıyoruz, bu kısma mantarın gövde kısmını çikolata sürerek yapıştıyoruz ve kurumaya bırakıyoruz. Eğer vaktınız varsa beze hazırlığını bir gün önceden yapabilirsiniz.

Artık pastamızı inşa edebiliriz. Bez ile sardığımız kekimizin rulosunu dikkatlice açıyoruz, sert davranırsak kekimiz kırılabilir. Açtığımız kekin iç kremasını her yere eşit gelecek şekilde sürüyoruz ve keki tekrar rulo haline getiriyoruz, çok bastırmıyoruz ki krema kenarlardan dışarı çıkmasın. Kekimizi servis yapacağımız tabağa alıyoruz. Sonra kekimizden 10 cm kadar verev bir parça kesiyoruz, bu parça kütüğün dalı olacak. Bu parçayı biraz dış kremamızdan sürerek, fotoğraflarda gördüğünüz gibi yapıştırıyoruz. Sonra tüm keki dış krema ile kaplıyoruz. Bir çatal yardımı ile ağaç gövdelerindeki kabuk görüntüsünü vermek için çizgiler yapıyoruz, sonra üzerine biraz kakao ve pudra şekeri serpiştiriyoruz. Biberiye dallarını da istediğimiz şekilde yerleştirip, nane yaprakları, zencefilli kurabiye, nar tanesi veya varsa frenk üzümü gibi kırmızı renkli meyvelerle süslüyoruz. Benim sonradan aklıma kokinalar ve çam dalları geldi ama pastayı bitirmiştim. Belki sizlere pratik bir çözüm olur, ilerde ben de böyle yapabilirim. Tabağımızda kalan boşluklara istediğimiz şekilde mantarlarımızı yerleştiriyoruz. Tabakta sabit kalması için mantarların altlarına çikolata sürüyoruz. Ben bitter çikolata kullandım ama belli olmasını istemezseniz beyaz çikolata da kullanabilirsiniz. Daha önceden topladığım kozalakları da kakaoya bulayıp tabağıma yerleştirdim. Aslında süsleme kısmı size kalmış, nasıl esinlenirseniz ve elinizde neler varsa öyle bir pasta çıkarabilirsiniz. Mantarları ve şekerlemeleri hazır alarak da kullanabilirsiniz.

Bu güzel pasta ile hepinize güzel bir 2020 diliyorum, çift sayıların uğuru hepimizi sarsın. Mutlu yıllar....



Devamını Oku...

08 Haziran, 2019

TUZLU SCONE


Peynirli scone ve otlu tereyağ...
Sabah kalkıp yapılsa bile kahvaltıya yetiştirilecek kadar pratik ve verdiğiniz emeğin çok üstünde bir tarif var bugün. Scone bir çeşit çörek, dışı çıtır, ortası yumuşak nefis bir lezzet. 
Aslında İngiliz kökenli olan scone, geleneksel  çay saati eşlikçisi olarak ünlenmiş. Bence her saatte çay ile çok yakışıyor. Genelde hafif tatlı yapılan, kaymak- krema ve reçel ile yenilen versiyonu yapılsa da artık çok farklı hazırlanan scone mevcut. Benim tarifimde peynirli yani tuzlu bir çeşidi. Tarifi uygularken yazdığım bir kaç püf noktasına dikkat ederseniz tarifi kolayca uygulayıp, çöreğin tadına bakabilirsiniz. 

Malzemeler: (12 çörek için)

- 200 gr un (1,5 su bardağı)

- 75 gr soğuk tereyağ 
- 1 yumurta 
- 1/4 su bardağı krema
- 1/4 su bardağı süt 
- 1 su bardağı rendelenmiş eski kaşar peyniri 
- 1 tatlı kaşığı toz şeker 
- 1 çay kaşığı tuz 
- 1 tatlı kaşığı kabartma tozu 
- 1 çay kaşığı karbonat 

Yapılışı:

Derin bir kasede un, toz şeker, tuz, karbonat, kabartma tozunu karıştırdıktan sonra, rendelenmiş peyniri de ekleyip tüm kuru malzemeleri karıştırıyoruz. Daha sonra ufak küpler halinde kesilmiş tereyağını ekleyip, çatalla veya varsa hamur yoğurma aparatı ile karıştırıp, karışımın ufak pirinc taneleri gibi olmasını sağlıyoruz. Burada tereyağının çok soğuk olması ve karıştırma işlemini elinizi kullanmadan yapmak önemli. Krema, sut ve yumurtayı çırpıp, içinden 2-3 yemek kaşığı kadar kısmını üzerine sürmek için ayırıp, hamurun orta kısmına döküp, yine elimizi kullanmadan çatal ile karıştırıp bir araya gelmesini sağlıyoruz. Bu süreçte de mümkün olduğunca el kullanmamak gerekiyor. Çok mecbur kalırsanız sadece parmak uçlarınızla hamurun toplarlanmasını saylayın. Parmak uçları, avuç içinden daha düşük ısıdadır ve tereyağının erimesini geciktirir. Hamur hazır olunca streç filme sarıp tekrar buzdolabına koyuyoruz. Dilerseniz hamuru bu şekilde önceden hazırlayıp, buzdolabında bekletebilir ve pişirmeyi sonra yapabilirsiniz. Ama aceleniz varsa tekrar soğutma işlemini buzlukta yapabilirsiniz. Soğumuş hamurumuzu 2 parçaya ayırıp, hafifçe yuvarladıktan sonra, iki yağlı kağıt arasına alıp merdane yardımı ile hafifçe bastırarak 1,5 cm kalınlığında açıyoruz.



Devamını Oku...

07 Haziran, 2019

NEVZİNE


Bayramı geride bıraktık Gelibolu yakınlarında geçirdiğimiz bayram tatilinin bana en büyük faydası blogumu güncelleme konusunda oldu. Bekleyen bir kaç tarifin yanı sıra, eskiden yazılmış bazı tariflerde de düzenleme yapma fırsatı buldum. 

Bayram tatlısı olarak yaptığım nevzineyi paylaşmıştım instagram hesabımda, tarif isteyenler çoğunlukta olunca, çok sevdiğim tatlının tarifini de paylaşmaya vesile oldu.

Tatlıyı yaparken eski bayram sabahlarını hatırladım. Ailecek edilen kahvaltı sonrasında annemin yaptığı cevizli baklava eşliğinde ayran içerdik ve bayramda gelen misafirlerimizi de kahve, çikolata ve şeker dışında tatlı ayran iklisi ile ağırlardık. Bazılarınıza tanıdık bazılarınıza tuhaf geldiğine eminim ama denemeyenler ve farklı lezzetleri bir arada sevenler (tatlı-ekşi gibi) ayran ve baklava ikilisini deneyebilirler ama tavsiyem cevizli ev baklavası ile yemeniz olur. Tabi baklava zahmetli ve vakit istiyor, ben de nevzine yapmaya bahane arıyordum. Bayrama yakışan lezzetli ve değişik bir tatlı oldu. Tahin ve ceviz iklisinin lezzeti üzerine pekmezli şerbeti ile farklı bir tarif arayanlar deneyebilir. 

Nevzine oldukça eski tatlılarımızdan birisi, Kayseri mutfağında sahiplenilmiş, içinde tahin ve cevizin  yanı sıra bol tereyağ, zeytinyağı var. Hal böyle olunca lezzetli bir tatlı çıkıyor ortaya, eskiden şeker kıymetli iken şerbeti bal ve/veya pekmez ile yapılırmış, zamanla şeker ülkemizde de üretilir ve herkes tarafından ulaşılabilir hale gelince şerbeti şeker ve pekmez ile yapılır olmuş, sadece şeker ile yapılan tariflere de mevcut ama ben şekeri azaltmak ve orjinaline yaklaşmak için pekmez mutlaka ekliyorum. Bal ile de güzel bir şerbet yapıp, yine pekmez ilavesi ile tatlandırılabilir tarif. 


Malzemeler:
- 200 gr oda sıcaklığında tereyağ 
- 1 su bardağı sıvı yağ(zeytinyağı veya fındık yağı)
- 1 su bardağı süt ve yoğurt karışımı ( yarı yarıya)
- 1 su bardağı tahin
- 1 su bardağı hafif iri çekilmiş ceviz içi 
- 6 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu 
- Üzeri için 6-7 adet bütün ceviz içi 

Şerbeti için:
- 2,5 su bardağı şeker - 2 su bardağı su
- 1 tatlı kaşığı limon suyu
- 1 çay bardağı pekmez

Yapılışı:

Tatlı hamurundan önce, şerbeti hazırlayıp soğumaya bırakıyoruz. Derin bir tencereye su ve şekeri ocağa alıp kaynatıyoruz. 7-8 dakika kısık ateşte kaynattıktan sonra limon suyunu ilave edip ocağı kapatıyoruz. Biraz ılıyınca pekmezi ekliyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. 
Hamur için tereyağ, sıvı yağ, tahin ve yoğurt-süt karışımını büyük bir kaba alıp karıştırıyoruz, sonra unumuzu yavaş yavaş ekliyoruz. 2 bardak undan sonra kabartma tozunu, 4. bardak undan sonra ceviz içini ekliyoruz. Kalan unu da hamura yediriyoruz ve kurabiye hamurundaki daha sert bir hamur hazırlıyoruz. Pişireceğimiz tepsiye hafifçe yağ sürüp hamurumuzu bastırarak yerleştiriyoruz. Eskiden nevzine yapanlar, nevzine bastım derlermiş. Tepsiye eşit şekilde bastığımız hamuru istediğimiz gibi dilimliyoruz. Ben baklava dilimi kestim ama kare veya dikdörtgen de kesebilirsiniz. Sonra dilimlerin üzerine ceviz yerleştirip ( hafifçe bastırarak) önceden ısıttığımız 180 derede fırında hafifçe kızarana kadar 50-60 dakika pişiriyoruz. Fırından çıkarıp ilk sıcaklığı geçer geçmez şerbetini döküp, içine çekmesi için 2-3 saat dinlendiriyoruz. Afiyet olsun.


Devamını Oku...

05 Haziran, 2019

CAPONATA



Caponata, İtalyan mutfağının en güzel lezzetlerinden biri, içinde patlıcan ve domates olan hangi lezzet güzel değil gerçi...
İtalya'da da pek çok bölgede yapılan ama daha çok Sicilya'ya ait olan ve yapıldığı bölgeye göre malzeme farklılıkları  gösteren bu tarifde  vazgeçilmez malzemeler patlıcan, domates, kereviz sapı, soğan, sarmısak, sirke, kapari ve bol zeytinyağı. Siyah veya yeşil zeytin, çam fıstığı, badem, kuru üzüm, patates de eklenebilen malzemeler, hatta ahtapot, ton balığı ve karidesle yapılan çeşitleri de var. Kakao veya çikolata ile de zenginleştirilebilen bu tarif Sicilya tarafında deniz ürünleri ile yapılırken kuzeyde Toscana tarafında zeytin çeşitleri ekleniyor.
Aslında bir ada yemeği olarak eldeki malzemelerle yapıldığı düşünüldüğünde, çok farklı birleşimler çıksa da, bence bu tarifin asıl lezzeti kızartılmış patlıcanın yanısıra, hem tatlı, hem de ekşi yani Agrodolce bir sosun varlığı. Tatlılığı kuru üzüm ve şeker veya bal ve sebzelerin(kırmızı biber, soğan) içindeki şeker verirken, ekşiliği ise sirke, zeytin ve kapariden geliyor.  Ben kereviz sapını tarifin orjinalinde bulunması sebebiyle kullanıyorum ama kereviz sapı olmadan da yaptığım oldu, ayrıca yazımın başında da belirttiğim gibi yemek biraz çıktığı bölgenin malzemelerine göre farklılık gösteriyor, bu nedenle biz de kendi malzemelerimize göre geliştirmeler yapabiliriz, bu şekilde yeni tarifler oluşturmaya da imkan doğmuş olur. 
Ben İtalya tatillerimin birinde yemiştim bu lezzeti ve menüden içindeki malzemelere bakmıştım hemen, eve dönüşte de araştırdığım tarifleri kendimce düzenleyerek deneyip tam not vermiştim. Yazdığım tarif Sicilya usulüne daha yakın ama zenginleştirilmiş halinden de malzemeler kullanarak bir lezzet yakalamaya çalıştım. Gittiğim restoranda aperatifler arasında yer alsa da bence yanında buratta veya mozarella ile tek başına nefis bir öğün olur. Ben genelde burrata ile eşleştiriyorum bu tarifi, hatta yurtdışında yanına istediğimiz burrata füme idi tadı hala damağımda diyebilirim tabi bir diğer eşlikçisi de bir dilim ekşi mayalı ekmek. Caponata meze olmaya, ana yemek eşlikçisi olmaya çok uygun olduğu gibi ayrıca son yaptığımda makarna sosu olarak yedik, bu bilgileri size de fikir vermesi için yazıyorum:) 
Sicilya bölgesinde konserve olarak da yapıldığını ve satıldığını da daha sonradan öğrendim ve ben de bu yıl konservesini de yapacağım, çünkü kış boyunca aklıma geldikçe olsa da yesek dedim, malum patlıcan yaz sebzesi. Tarif malzemeler ayrı ayrı pişirildiği için biraz aşamalı ama kesinlikle zor değil ve iyi bir ön hazırlıkla çok da hızlıca yapabilirsiniz.

Malzemeler:

- 6 adet patlıcan
- 1 adet kapya biber
- 2 dal kereviz
- 2 adet kırmızı soğan
- 3 diş sarmısak
- 4 adet büyük domates
- 2 yemek kaşığı çam fıstığı
- 1 çay bardağı çekirdeksiz yeşil zeytin
- 1/2 çay bardağı kapari
- 1/2 çay bardağı kuru üzüm
- 1 çay kaşığı kuru kekik
- Tuz, karabiber
- 1 su bardağı zeytinyağı
- 1 tatlı kaşığı toz şeker veya bal
- 2 yemek kaşığı üzüm sirkesi
- Servis için maydanoz veya taze fesleğen
- Benim servis önerim olarak burrata veya mozzarella peyniri

Yapılışı:

Ben tarifimi tek bir döküm yayvan tencere içinde pişirdim, kendi yaptığım şekilde tavsiye ederim. Öncelikle yağsız olarak çam fıstıklarını tencerede hafifçe kavurup, bir kaseye alıyoruz. Önceden alacalı soyup, iri küpler halinde doğradığımız ve  tuzlu suda beklettiğimiz patlıcanları iyice yıkayıp kurutuyoruz. Tenceremize yağımızın yarısını koyup ısıttıktan sonra patlıcanlarımızı 2-3 parçada kızartıyoruz ve fazla yağını almak için kağıt havlu üzerine alıyoruz. Kalan yağ az ise biraz daha ekleyip, önce doğranmış kereviz saplarımızı soteleyip, tenceremizden alıyoruz. Ardından irice doğradığımız kırmızı soğanlarımızı soteleyip sonra, ince kıydığımız sarmısaklarımızı ve sonra doğradığımız  kırmızı biberleri ekleyip pişiriyoruz. Kavrulmuş olan malzemelere kabuklarını soyup, ufak doğradığımız domatesleri ekliyoruz. Biraz bu şekilde piştikten sonra, tuz, şeker, karabiber, kekik ve sirkemizi ilave ediyoruz. Sosumuz fazla suyunu çekip yoğunlaşınca tenceremize, kereviz ve patlıcanlarımızı ekliyoruz. 3-4 dakika pişirdikten sonra yeşil zeytin ve yıkayıp, iyice süzdürdüğümüz kaparilerimizi ilave ediyoruz.  Son olarak yıkayıp süzdürdüğümüz kuru üzümleri de ekleyip 4-5 dakika daha pişiriyoruz ve ocağı kapatıyoruz. Soğuduktan sonra bir tabağa alıp üzerine çam fıstıklarını ve doğranmış maydanoz veya fesleğen serpiştirip servis yapıyoruz. Caponata bir gün sonra daha lezzetli oluyor, en azından bir kaç saat dinlendirmek tadının artmasını sağlamak için gerekli. Havalar ısınıp patlıcanlar çıktığı için, bizim mutfakta bolca pişirmeyi planlıyorum. Afiyet olsun....




Devamını Oku...

21 Nisan, 2019

TİRAMİSU CHEESECAKE


Tiramisu cheesecake hayli zamandır yazılmayı bekleyen bir tarif, üstelik bekleyeni soranı da çok. Nihayet fırsat bulup oturdum bilgisayar başına ve bekleyenler listesinden ilk olarak tiramisu cheesecake tarifini yazıyorum. Tarif biraz zahmetli kabul etmek lazım,  iki nefis tadın birlikte hazırlanmasının da biraz vakit alması normal ne dersiniz.

Cheesecake benim en sevdiğim lezzetlerden biridir, brownie ile birlikte tatlı listemde yerlerinin ayrı olduğunu sıklıkla yazmışımdır. Bu nedenle blogda oldukça çeşitli cheesecake tarifi mevcut, hatta yaptığım ve yazamadığım çeşitleri de var, bunlardan biri de tiramisu cheesecake. Evdeki davet sofralarımdan biri için hazırladığım tarif var ekranlarınızda, daha öncesinde de daha farklı bir tiramisu cheesecake denemem olmuştu, ancak ben bu halini daha çok beğendiğim için daha sonrasında da bu şekilde hazırladım. Tiramisunun kahve ve yoğun kakao ile ortaya çıkan lezzeti ve cheesecake'in kendine has tadı çok güzel bir ikili oluyor. Tarifi tasarlarken taban kısmından itibaren tiramisu kendini hissettirsin istedim ve o şekilde hazırladım, yani fotoğrafa bakıp üstü tiramisulu cheesecake diye düşünmeyin. Gelelim tarifimize;


Malzemeler: 24 cm kalp veya yuvarlak kalıp için

Cheesecake için:

- 400 gr krem peynir
- 200 gr mascarpone peyniri
- 200 ml krema
- 3 yumurta
- 3 tatlı kaşığı mısır nişastası
- 1 tatlı kaşığı vanilya özütü
- 1 su bardağı toz şeker
- 1 fincan espresso
- 50 gr tereyağ
- 100 gr kedi dili (savoiardi) bisküvi
- 10 adet yulaflı bisküvi

Tiramisu için:

- 100 gr kedi dili bisküvi
- 1 fincan espresso
- 1 fincan sıcak su
- 1 tatlı kaşığı şeker
- 1 fincan kahve likörü veya viski

Tiramisu kreması için:

- 3 adet yumurta sarısı
- 1/3 su bardağı şeker
- 1/4 su bardağı marsala şarabı veya başka bir tatlı şarap
- 100 ml krema
- 200 gr mascarpone peyniri
- 1 yemek kaşığı kakao
- Beyaz çikolata parçaları ve nane yaprakları

Yapılışı:

Öncelikle cheesecake tabanımızı hazırlıyoruz. Bunun için kedidili bisküvilerimizi ve yulaflı bisküvileri rondodan geçiriyoruz veya un gibi olana kadar ezip, erittiğimiz tereyağı ve çektiğimiz espresso ile karıştırıyoruz. Bu karışımı yağlayıp, ayrıca yağlı kağıt serdiğimiz kalıbımızın tabanına yerleştiriyoruz. Kalıbımızı buzdolabına kaldırıp, peynirli karışımımızı hazırlıyoruz. Karıştırma kabımıza krem peynir, mascarpone peyniri, şeker ve mısır nişastasını koyup, mikser yardımıyla iyice karıştırıyoruz. Sonra yumurtaları tek tek ve her biri eklediğimizde fazla çırpmadan karışıma ekliyoruz. Son olarak krema ve vanilya özütünü de ilave edip, karışmasını sağlıyoruz ve bu karışımı buzdolabında bekleyen kalıbımızın içine döküyoruz. Cheesecake'i önceden ısıtılmış 175 derece fırında 10 dakika pişirdikten sonra, fırının ısısını 90 dereceye düşürüp 60 dakika daha pişiriyoruz. Kekin üzeri ıslak görünmemeli ve hafif bir matlaşma olmalı, bu haldeyse cheesecake pişmiş demektir. Fırının kapağını hafif aralayarak, oda ısısına gelene kadar bekledikten sonra, buzdolabına alıyoruz. 
Bu tarif için cheesecake kısmını bir gün önceden yapıp, tiramisu kısmını da servisten 3-4 saat önce yapmanız daha pratik olacak ve lezzetinin artmasını sağlayacaktır. 
Tarifimizin tiramisu kısmı için önce kremasını hazırlıyoruz. Bunun için yumurta sarılarımızı iyice köpürüp, kabarana kadar çırpıyoruz. Sonra şekerimizi ve şarabımızı ekliyoruz. Bir benmari kurarak (derin bir tencereye kaynamış su koyup, ocakta altı açık tutuyoruz ve kabımızı tencerenin üzerine sıcak suya direkt temas etmeyecek şekilde yerleştiriyoruz) kremamızı, koyulaşıp kıvam alana kadar karıştırarak (karıştırma işleminde tahta veya silikon bir spatula kullanıyoruz) pişiriyoruz. Kaynamaya başlayınca ocaktan alıyoruz ve peynirimizi ekleyip, karıştırmaya devam ediyoruz. Ayrı bir kapta kremamızı köpürüp, kabarana kadar çırpıyoruz. Ilınmış olan peynirli kremamıza, çırpılmış süt kremamızı da ekliyoruz ve homojenleşene kadar karıştırıyoruz. 
Derin bir kaseye espresso, şeker ve sıcak suyu ve tercihimize göre likör veya viskimizi ekliyoruz. (İsteğinize göre alkolsüzde hazırlayabilirsiniz.) Cheesecake kalıbında kekin üzerine hazırladığımız kahveli karışıma  batırıp çıkarttığımız kedidili bisküvilerden diziyoruz. Batırıp alma işlemini hızlıca yapıyoruz, çünkü kedi dili çok çabuk sıvıyı çeken bir bisküvi ve fazla yumuşarsa, cheesecake'in üzerini de fazla ıslatabilir. Sonra hazırladığımız kremamızı koyup, en üstüne de kakao serpiştirip, beyaz çikolata ve nane yaprakları ile süslüyoruz. 3-4 saat de bu şekilde buzdolabında dinlendikten sonra servise hazır olacaktır. Afiyet olsun...


Devamını Oku...

02 Mart, 2019

KARNABAHAR KISIRI

 

Geçen yıl gördüğüm ve sosyal medyada bolca yer alan bir söz vardı, eminim bilenleriniz vardır; karnabahar bile bir şekilde pizza olabiliyorsa, sen de her şeyi yapabilirsin... Super bir motivasyon sözü olsa da, karnabaharın da hakkını yememek gerek. Kendisi gerçekten çok şeye dönüşebilen bir sebze. Bildiğimiz yemeği ve salatalarının yanı sıra, kısır, pilav, köfte, mantı, mücver, çorba ve pizza tabanı gibi çok geniş bir yemek grubu için, özellikle gluten alternatifi olarak kullanılabiliyor. Bugün ekranlarınızda karnabahar kısırı var. Fotoğrafta da görebileceğiniz gibi, görüntüsü neredeyse aynı ve tadının da klasik kısırı aratmayacağını söyleyebilirim. Deneyin ve yazın bana, pişman olmayacağınız bir tarif...

Malzemeler: 

- Orta boy bir karnabahar
- 1 orta boy soğan 
- 3 dal taze soğan 
- 1 yemek kaşığı salça 
- 1/2 çay bardağı zeytinyağı 
- 6-7 dal maydanoz
- 2-3 yaprak marul
- 9-10 yaprak nane
- 1 limon suyu
- Tuz, karabiber, kimyon

Yapılışı: 

Önce karnabaharı yıkayıp rondodan geçiriyoruz, böylece bulgur gibi bir dokuya sahip oluyor. 1-2 yemek kaşığı zeytinyağı ile karnabaharımızı pişiriyoruz. 10-15 dakika kadar karıştırarak karnabaharın hafif yumuşamasını sağlıyoruz. Ayrı bir tavada kalan zeytinyağı ile ince doğradığımız soğanı soteliyoruz, ince doğranmış taze soğanımızı da ilave ediyoruz ve salçamızı ekleyip karıştırıyoruz. 1-2 dakika sonra baharatları ve tuzu ekleyip ocaktan alıyor ve karnabahara ilave edip iyice karışmasını sağlıyoruz. Ocaktan aldığımız karnabahar ılınınca limon suyu ve ince kıydığımız maydanozu, nanemizi ve marulları ekliyoruz. Kısırımız hazır. Üzerine biraz nar tanesi ve dilerseniz nar ekşisi ile servise hazır. Afiyet olsun...



Devamını Oku...

28 Şubat, 2019

PANNA COTTA

Panna cotta İtalyan mutfağından dünyaya yayılmış, tiramusu kadar olmasa da bilinen ve yapılan bir tatlı. Panna krema, cotta pişmiş demek ve aslında tatlımız kremanın şeker, jelatin (veya agar agar) ile pişirilmiş hali. İsmi ve görüntüsü hiç korkutmasın yapması çok kolay, yemesi çok zevkli bir lezzet. İtalya'nın Piemonte bölgesi tarafından tescil edilmiş olan bir puding olan tatlı aslında  krem brüle ile de akraba sayılabilir. Çünkü temelde krema, şeker ve vanilya olan karışıma kıvam vermek için birinde yumurta sarısı kullanılırken, bu tarifde jelatin kullanılmaktadır. Fikrimi sorarsanız her ikisi de çok lezzetli olmakla birlikte, panna cotta daha hafif ve yapması biraz daha kolay bir tatlıdır. Bu nedenle bu tarifi mutfağınıza dahil etmenizi tavsiye ederim.


 Ekranlarınızda gördüğünüz üzere, ben tarifi sade, çikolatalı, matchalı ve mavi kelebek sarmaşığı çiçeği (blue butterfly pea flower) ile hazırlayıp, servis bardaklarında iki renkli olarak hazırlayıp, havalı bir görüntü yaptım.  Zamanınız varsa bu şekilde  yapabilirsiniz, çikolatalı ve sade de nefis bir görüntü ve tat için yeterli. Tarife geçmeden önce ben tarifimi yaprak jelatin ile yaptım ama daha önce toz jelatin ve agar agar ile de yapmıştım. Hayvansal ürün ile sıkıntınız yok ise yaprak jelatin en kolay kullanılanı, toz da kullabilirsiniz ama granüllerin iyi çözülmesine ve süzme aşamasını atlamamaya özen gösterin. Eğer bitkisel kıvam verici istiyorsanız agar agarı kullanın ancak yapım aşamasında jelatin soğuk su veya süt ile çözdürülüp yumuşatılırken, agar agar sıcak sıvı ile hazırlanır. Agar agar ile panna cotta yaparken kremanın içine baştan koyabilirsiniz. Bir önemli bilgi olarak matchanın kendine has tadı tatlıya geçse de, blue butterfly pea flower'ın sadece rengi geçiyor, herhangi bir lezzet farkı oluşturmuyor. Bu güzel ürün maalesef yurtdışında satılıyor, umarım burada da satılmaya başlar.  Gelelim tarife;


Malzemeler: ( 6 kişilik)

- 600 ml krema
- 3 yaprak jelatin veya 2 tatlı kaşığı toz jelatin veya 2 yemek kaşığı agar agar (bitkisel jelleştirici)
- 1 çubuk vanilya veya 1 tatlı kaşığı vanilya özütü
- 4 yemek kaşığı şeker
- 80 gr bitter çikolata
- 10 adet mavi kelebek sarmaşığı çiçeği
- 1 çay kaşığı matcha

Yapılışı:

Bir sos tenceresine krema, şeker ve vanilyamızı koyup, kaynama noktasına gelene kadar ısıtıyoruz. Kaynama başlayınca ocaktan alıyoruz. Bu arada 2-3 dakika soğuk su içinde bir kasede bekleyen yaprak jelatinimizi elimizle sıkarak iyice süzdükten sonra kremanın içine ekliyoruz ve hızlıca karıştırarak jelatinin eriyip homojenleşmesini sağlıyoruz ve süzerek herhangi bir parça kalmasını önlüyoruz, özelikle agar agar ve toz jelatin kullanıyorsak. Servis yapmak istediğimiz bardaklara eğik şekilde ağız kısmına gelecek kadar doldurup, bir muffin tepsisine veya aynı eğime sahip bir kaseye fotoğrafta gördüğünüz gibi yerleştirip, soğumaya bırakıyoruz. İlk sıcaklığı geçince buzdolabına kaldırıp kıvam almasını sağlıyoruz, yaklaşık 2 saat sonra bu gerçekleşecektir. 

Kalan karışımımızı kullanacağımız çeşitlere göre bölüyoruz, eğer benim yaptığım gibi 3 çeşit yapacaksanız 3'e bölüyoruz. Bunun içim ml gösteren bir kabınız var ise işiniz daha kolay olacaktır. Bir parçasına çikolatamızı koyup karıştırarak erimesini sağlıyoruz. 2. parça için 1/5 çay bardağı sıcak suda beklemiş olan mavi çiçeklerimizin suyunu (veya süt ile de demleyip rengini çıkarabilirsiniz) ekleyip karıştıryoruz. 3. parça için yine çok az su veya süt (soğuk) ile karıştırdığımız matchayı ekliyoruz.

İlk yaptığımız buzdolabında dinlenen panna cottalarımız kıvam alırken renkli karışımlarımızın da kıvamı biraz yoğunlaşacaktır, benmari kurarak kıvamını tekrar ilk haline getirebiliriz. Kıvamını almış olan sade panna cottalarımınız üzerine bardağımızı bu defa ters yöne yatırarak yine bardağın ağzına kadar gelecek şekilde dolduruyoruz. Bu şekilde 2 çikolata, 2 matcha ve 2 de mavili tatlımız olacak. Bu şekilde de 2 saat kadar buzdolabında beklettiğimiz panna cotta artık servise hazır. Ben ayrıca burada yazan ölçüden ayrı olarak 200 ml ile hazırlayıp, tamamen sade ve çikolatalı olarak da hazırladım. Sade yaptığımı minik yuvarlak bir kalıba koydum ve soğuyup, sertleştikten sonra, servis tabağına ters çevirerek, üzerine böğürtlen ve yaban mersini ile hazırladığım sos ile süsledim. (Sosu yapmak için küçük bir sos tenceresinde, bir avuç böğürtlen ve yaban mersinini 1 tatlı kaşığı şeker ile kısık ateşte karıştırarak pişirdim) Tatlının kıvamını görmeniz için de bir fotoğraf ekledim. Ne çok sert ne de alışık olduğumuz pudingler gibi olmalı, kaşığa tam parça olarak gelmeli.


Panna cotta sade ve yukarıdaki hafif sosla hazırlanabileceği gibi, çok farklı aromalarla da yapılabilir. Portakal, çilek, balkabağı, kahve gibi. Aynı tarifi baz alarak yapabilirsiniz. Afiyet olsun...





Devamını Oku...

22 Şubat, 2019

PEYNİRLİ PUFLAR - GOUGERES


Peynirli puf, temel olarak tuzlu olarak hazırlanan pate a choux (pataşu) hamuruna peynir eklenerek hazırlanan bir tarif. Kayıtlara Fransız mutfağına ait olarak geçmiş olan profiterolün peynirlisi olarak basitleştirebiliriz. Profiterol yazımda bu konuyu detaylıca yazacağım. Gougeres telafuzu biraz zor ama lezzeti müthiş bir tarif. Eğer pataşu yapmış iseniz oldukça kolay yapabilirsiniz, yapmamışsanız da bu tarif sizi mutfağa girmeye teşvik edecek:)


Peynirli puflarında iç kısmının aynen profiterolde olduğu  ve fotoğrafta görüldüğü gibi boş olması, dışında da çıtır bir kabuk oluşması gerekiyor. Bu şekilde iç kısmını istediğimiz dolgu malzemesi ile doldurup, farklı lezzetler elde etmek mümkün. Ben kekikli ve pul biberli hazırladığım pufların içini doldurmak yerine, yanına baharatlı krem peynir-süzme yoğurt hazırladım. Tarif dikkatli uygulanırsa kolay ve kahvaltıya veya atıştırmalık sofralarına yakışacak bir lezzet. Peynirli pufları ayrıca istediğiniz boyutta hazırlamanız mümkün, benim vereceğim ölçü ile normal kurabiye boyutunda 35 adet çıktı ama biraz daha ufak hazırlayıp 50 adet puf da yapabilirsiniz. 



Malzemeler:

- 125 ml su
- 125 ml süt
- 100 gr tereyağ
- 150 gr un
- 4 yumurta
- 200 gr eski kaşar peyniri rendesi
- 2-3 dal taze kekik (veya 1 çay kaşığı kuru kekik
- Az tuz ve az şeker
- Üzeri için bir yumurta sarısı ve eski kaşar peyniri rendesi
- 1 tatlı kaşığı kavrulmuş susam

Sos için:

- 2-3 yemek kaşığı süzme yoğurt
- 2 yemek kaşığı krem peynir
- 1 diş sarmısak
- Pul biber ve tuz


Yapılışı:

Pate a choux hamuru bildiğiniz gibi iki aşamalı bir pişirmeyle hazırlanır. Hamuru önce yumurta hariç malzelerle ocakta pişer, daha sonra da yumurtalar eklenince fırında pişer. Bu nedenle hafif derin bir tencereye süt, su ve tereyağını az tuz ve şekeri koyup ateşe alıyoruz. Tereyağ eriyince ve karışım kaynamaya yaklaşınca unu ekleyip, tenceremizi ateşten çekiyoruz ve hızla karıştırarak, bir hamur oluşmasını sağlıyoruz. Sonra 1-2 dakikalığına yine ateşe alıp, un kokusunun çıkması için karıştırmaya devam ederek pişiriyoruz. Sonar ocaktan alıyoruz. bu aşamada hamur tek parça halinde oldukça yoğun bir halde olacak. Hamurun soğumasını bekledikten sonra mikser yardımıyla çırparak teke tek yumurtalarımızı ekliyoruz. Eklediğimiz her yumurta tamamen karışmadan ikinci yumurtayı eklemiyoruz. Bir de bu süreçte her yumurta ekleyişte hamurun kıvamını kontrol etmek, eğer yumurtalarınız normalden büyük ise 3 tane eklemek yeterli olabilir. Hamurun kıvamı ne çok cıvık ne de katı olmalı, karıştıma ucundan akan kısım bittiği yerde minik bir tepecik bırakıyorsa tamamdır. Bu aşamada içine kekik ve eski kaşar peyniri rendesini ilave edip artık bir spatula ile karıştırıyoruz. Hamuru artık sıkma torbasına alabiliriz. Sıkma torbanız yoksa kalın bir buzdolabı posetini kullanabilirsiniz. (hamuru içine koyduktan sonra, sıkma torbası gibi bir köşesinde toparlayıp, o kısmın ucundan ufak bir kesik açarak sıkabilirisiniz) Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralıklı olarak istediğimiz boyutta sıktığımız hamurlarımızın üzerinde oluşan minik tepecikleri yumurta sarısı sürerek veya ıslak parmak ucumuz ile düzeltiyoruz, daha sonra peynir rendesi ve susamları da serpiştirip, önceden ısıtılmış 180 derece fırında 30 dakika kadar pişirin ve piştikten sonra hemen çıkarmıyoruz, 10-15 dakika geçmesini bekliyoruz.

Bu arada sos için verilen tüm malzemeyi karıştıryoruz. İçine dilerseniz dereotu, maydanoz ve fesleğen de ekleyebilirsiniz. Peynirli puflarımızı fırından alıp hazırladığımız sos ile servis ediyoruz. Afiyet olsun.


Devamını Oku...

12 Şubat, 2019

MAGNOLIA PUDDING


Magnolia Pudding ülkemizde çok popüler olmuş bir tatlı olsa da, aslında New York merkezli ve dünyanın pek çok şehrinde şubesi bulunan Magnolia Bakery'e ait bir tarif. Magnolia Bakery hayatımıza daha eskilerde Sex and The City dizisinde cupcakeleri ile girmişti. Diziyi izleyenlerden biri olarak kahramanların ellerindeki  kremalı cupcakeleri de unutmuş değilim. Ama bugünkü konumuz Magnolia Bakery'nin tüm dünyayı kasıp kavuran banana puddingi yani muzlu puding. Tarifin orjinali paylaşılmış değil ancak dünyanın pek çok yerinde en yakın tarif yapılmaya çalışılmış ve internet yüzlerce tarif ile dolu. Açıkcası bazı restoranların menüsüne de girmiş olan bu nefis tatlı orjinalini yediğimde benim için durum farklılaştı. 2015 yılında Dubai'ye yaptığım seyahatte gökte ararken yerde bulduğum bir Magnolia Bakery şubesi karşıma çıkıverdi ve hemen kahve yanına bir muzlu puding siparişi verdim. Gerçekten çok lezzetliydi, öyle çok beğenmiştim ki, sevimli kutuları ile dönüş günü alıp, İstanbul'a bile taşıdım:) Tabi amacım bu lezzeti yiyerek tadını yakalabilmek ve evde aynı seviyeye ulaşabilmekti. 


Elbette ilk iş olarak malzeme temini vardı ki, bu pudingin en özel lezzeti olan yoğunlaştırılmış süt temin etmek ve kullanılan bisküvinin lezzetini tutturmak gerekecekti. Burada şunu belirtmek istiyorum pek çok web sitesinde magnolia pudding tarifi yer alıyor ancak bir çoğunda yoğunlaştırılmış süt kullanılmıyor ve yulaflı bisküvi ile hazırlanıyor. Bu şekilde yapılan tatlılarında çok lezzetli olduğundan eminim ancak bunlar için sadece puding demek daha doğru olur. Çünkü bu tarifin olmazsa olmazı yoğunlaştırılmış süt, nereden bulalım derseniz büyük marketlerde satılıyor. Eğer hazırını bulamazsanız veya hazır kullanmayı tercih etmezseniz ben tarifini de ekleyeceğim. Bir de orjinal pudingde yer alan bisküviye en yakın olan ürün bebe biküvisi, ben bugün ekranlarınızdaki fotoğraflarda orjinal bisküviden kullandım, sağolsun bir arkadaşım (bugün bu tarifin burada olmasını biraz da ona borçluyum, çünkü hani tarif diyerek beni dürttü) getirmişti benim için, ama rahatlıkla bebe bisküvisi kullanabileceğinizi belirtmek isterim. Bir başka konu da hazır puding karışımı kullanmak, açıkcası ben lezzeti ne kadar etkileyecek diye bu şekilde de denedim ama tavsiyem pudingini de kendinizin yapması yönünde olacak. Bir de çok farklı meyvelerle yapılmış olsa da orjinal bir magnolia muzlu olmalı. Magnolia Bakery'de çikolatalısı da yapılıyor, bir de sonbaharda balkabaklısı yapılıyor ama genelde magnolia pudding dediğinizde anlaşılan şey muzlu puding. 

Ben de ilk olarak muzlu tarifi çalıştım ve artık hafızama yerleşmiş olan bu lezzeti yakaldığımı düşündüğüm zaman başka meyveleri denedim. Çilek, şeftali, kayısı ve balkabağı versiyonlarını yaptım ama açıkcası benim favorim de muzlu olan, ikinci sırada ise balkabaklı olan geliyor. Önümüzdeki günlerde onun da tarifini paylaşacağım. Bu kadar övgü ve bilginin üzerine gelelim tarifimize;


Malzemeler:

Puding için:

- 500 ml süt
- 40 gr mısır nişastası (1/3 su bardağı)
- 1/2 su bardağı şeker
- 3 yumurta sarısı
- 1 yemek kaşığı tereyağ
- 1 tatlı kaşığı vanilya özütü
- 2 adet muz ve 8-10 adet çilek (eğer çilek kullanmayacaksanız 3 adet muz kullanın
- 1 paket bebe bisküvisi
-2 kutu krema (400 ml)


Yoğunlaştırılmış şekerli süt için: (eğer hazır condensened milk kullanacaksanız 1 su bardağına denk gelecek şekilde kullanın)

- 500 ml süt
- 1/2 su bardağı şeker

Yapılışı:

Öncelikle daha fazla vakit alacağı için yoğunlaştırılmış sütümüzü yapalım. Bunun için kalın tabanlı bir tencereye sütü ve şekeri koyalım ve kaynamaya başlayana kadar arada karıştıralım ve kaynamaya başladıktan sonra altını en kısık hale getirip 2 saat kadar pişirelim. Böylece karışım yarıya kadar inmiş olacak, o zaman ocaktan alıp, soğumaya bırakıyoruz. 

Ayrı bir tencerede mısır nişastası ve toz şekeri önden karıştırın ve yumurta sarılarını ekleyin, daha sonra yavaş yavaş sütü ve vanilya özütünü ekleyip, topaklanmasına izin vermemek için sürekli karıştırıyoruz daha sonra ocağa alıyoruz. Pişme süresinde de sürekli karıştıyoruz ve koyu bir kıvam alınca ocaktan alıp tereyağını ekliyoruz. 

Bir karıştırma kabına kremalarımızı alıp, iyice katılaşana mikser yardımıyla çırpıyoruz. Tüm malzemeler soğuk halde iken kremayı, yoğunlaştırılmış sütü ve pudingimizi bir araya getirip çırpıyoruz. Eğer bu aşamada vaktiniz varsa 1-2 saat buzdolabında dinlendirmenizi tavsiye ederim. 

Bir servis kasesi veya bardak veya kavanozlara puding, biskuvi ve doğranmış muz olacak şekilde kat kat koyarak servise hazırlıyoruz. Puding hazır olunca mutlaka buzdolabında dinlenmeli. hazırlık sonrası geçen 5-6 saat tatların iyice karışmasını ve bisküvilerin yumuşamasını ve pudingin kıvamının oturmasını sağlayacaktır. Bu aşamayı atlamamanızı mutlaka  yapmanızı öneriyorum. Afiyet olsun...







Devamını Oku...

05 Şubat, 2019

ZEYTİNYAĞLI KEREVİZ


Geçtiğimiz hafta sonu intagram hesabımda paylaştığım tarifi tamamen alıntı yaparak buraya da ekliyorum. Çünkü sömestr tatili nedeniyle yaptığımız küçük tatilimizin anısını hatırlatıyor.
Şömine önünde oturmuş ateş izlerken eşimin deyimiyle kerevizi sevmeyenin bile keyifle yiyeceği bir tarif var bugün. Ayvalı, portakallı ve zerdeçallı kereviz. Daha önce ayvalı ve narenciye sulu (portakal-limon) yaptığım tarifi zenginleştirip portakal kabuğu, zerdeçal ekleyerek pişirdim. Lezzet bence en üst seviyeye çıktı, kerevizi sevmiyorsanız da bir kez deneyin pişman olmazsınız. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler: 

- 2-3 adet orta boy kereviz, 
- 1 adet orta boy patates
- 1 adet büyük ayva
- 1 tane havuç
 - 1 adet kuru soğan 
- 2 diş sarmısak
 - 3-4 dal taze soğan 
- 1 portakalın ve 2 mandalinanın kabuk rendesi
- 2 portakalın ve 2 mandalinanın suyu
- 1 tepeleme çay kaşığı zerdeçal 
- 1 ufak çay bardağı zeytinyağı 
- Tuz
- Dereotu ve maydanoz yaprakları 

Yapılışı:

Önce kerevizimizi soyup, elma dilimi doğruyoruz ve kararmasını önlemek için limonlu suda bekletiyoruz. İrice doğradığımız kuru soğanı zeytinyağında soteleyip, ezdiğimiz sarmısakları ve ince kıydığımız taze soğanları da ekliyoruz. Eğer varsa döküm tencerede pişirmenizi tavsiye ederim. Ocağın altını kapatıp mandalina ve portakal kabuğu rendesini ilave ediyoruz. Patates ve ayvamızı da soyup elma dilimi doğruyoruz. Havucumuzu da soyup halka halka doğruyoruz. 
Kerevizleri limonlu sudan alıp süzüyoruz. Tenceremizin tabanında soğanlı karışım dururken, üzerine önce kerevizleri sonra havuçları, üstüne de ayva ve patatesi sırayla diziyoruz. Zerdeçalı ve tuzumuzu serpiştirip, portakal ve mandalina suyunu üzerine döküyoruz ve üzerini tencere ölçüsünde kestiğimiz yağlı kağıt ile kapatıp, tencerenin de kapağını kapatıp, ocağa alıyoruz. Malzemenin üzerini yağlı kağıt ile kapatmak portakal-mandalina suyu ve kendi buharıyla pişmesini sağlayarak lezzetinin artmasını sağlayacağı için bu aşamayı atlamamanızı öneririm. Ocakta kaynamaya başlayınca 20-25 dakika kadar süre sonra pişmiş olacak. Kerevizi bir çatal yardımıyla kontrol edip, ocaktan alabilirsiniz. Daha sonra iyice soğuyamam kadar hiç dokunmayın, yoksa kereviz, patates dilimleri dağılıyor. Soğuduktan sonra bir tabağa alıp, üzerine maydanoz ve dereotu yaprakları ile servis yapın. Zeytinyağlı olduğu için bir gün dinlenince daha da lezzetlenir. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

26 Ocak, 2019

PANCAR HUMUS



Humus en klasik haliyle neredeyse hepimizin bildiği ve pek çoğumuzun sevdiği bir meze. Kökeni ortadoğu mutfağı, bize de komşulukla gelmiş ayrıca batıda da çok yaygın bilinen ve yapılan bir tarif. Özellikle son yıllarda çok çeşitli tatlar eklenerek lezzeti daha da yukarılara taşınmış durumda bu mezenin. Blogda daha önce klasik humusközbiberli humus ve balkabaklı humus tarifleri mevcut. Bugün de nefis rengi ile pancarlı humus tarifi var. 
Humus Arapça nohut demek, bu nedenle bence içinde nohut olmadan yapılan ve adına humus denen tarifler daha çok dip sos veya pesto diyebileceğimiz tarifler. Tabi ismin ürünün önüne geçmesi ve bir tanımlama olarak kullanılmaya başlaması nedeniyle, anlamının ötesine geçip belki de tekniğin adı olabilir. 
Humus, nohut ve tahin birleşimi ve bu birleşim pek çok farklı lezzetin dahil olmasına da imkan sağlıyor. Balkabağı, avokado, yeşil sebzeler, kırmızı biber ve yazımın konusu olan pancar uygun baharatların birleşimi ile nefis humuslar yapmamıza imkan sağlıyor. Önümüzdeki günlerde yeni humus tarifleri de ekleyeceğim ama önce harika rengi ile geçen seneki yılbaşı soframdaki menüler arasında da yer alan pancarlı olan var.

Malzemeler:

- 2 adet orta boy fırınlanmış pancar
- 1 su bardağı haşlanmış nohut
- 1 su bardağı tahin
- 2 diş sarmısak
- 1 limonun suyu
- 1 çay bardağı zeytinyağı
- Tuz, karabiber
- 1 çay kaşığı çörekotu
- 1 tatlı kaşığı dolmalık fıstık
- 1 yemek kaşığı nar tanesi
- 2-3 dal dereotu

Yapılışı:

Pancarlarımızı yağlı kağıda 2 kat sarıp 180 derece fırında yumuşayana kadar 30-35 dakika kadar pişiriyoruz ve kabuklarını soyup hazırlıyoruz. Haşlanmış nohutlarımızın kabuklarını soyuyoruz. Mutfak robotunun içine nohut, pancarlardan biri, tahin, limon suyu, tuz ve karabiberi ekleyip tüm karışım ezilip homojen olana kadar karıştırıyoruz. Pancarı sırayla eklememizin nedeni, pancarın tadı çok yoğun olmasın ve renk istediğimiz gibi olsun. Benim elde ettiğim bu tatlı koyu pembe (fuşya gibi) 2 orta boy pancar ile oldu. Siz ikinciyi damak tadı ve göz zevkiniz doğrultusunda ekleyin. Zeytinyağını da karışımı yavaş yavaş ekleyerek, humusumuzun kıvamını ayarlıyoruz. Tadı, tuzu kıvamı ve rengi tamam ise servise hazırlayabiliriz. ( Kıvam ve tat ayarı için limon suyu, tahin veya zeytinyağı ilavesi yapabilirsiniz) Hafif çukur bir kaseye aldığımız pancar humusumuzun üzerine tavada hafifçe ısıtıp, kavurduğumuz dolmalık fıstığımızı, çörek otunu ve nar tanelerini serpiştirip, dereotu dalları ile süslüyoruz. Afiyet olsun...



Devamını Oku...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...