28 Ağustos, 2007

TÜRK GECESİ-FİNCAN BÖREĞİ

Fış fış kayıkçı
Kayıkcının küreği
Hop hop eder yüreği
Akşama "fincan böreği"
Olsa da yesek olmaz mı?
Karnımız da doymaz mı?

Eskilerde kalmış bu tekerlemeyi hatırlar mısınız bilmem ama, ablamla yaptığımız fincan böreği bende bu tekerlemeyi çağrıştırdı. Gerçi tamamını kendim hatırlayamadım ve arkadaş desteği alarak tamamladım.
Türk Gecesi için ne hazırlamalıyım diye düşünürken, Muğla'dayken ablamla yaptığımız bu lezzetli böreğin bu tanıma çok uyduğuna karar verdim. Tabi böreği yaparken ve resimlerken aklımda bu düşünce olmadığından Türk Gecesi'ne uygun fotoğraf çekemedim, sonradan aklıma gelen bize özgü tabaklarla görüntülemek imkanım ise börekleri çoktan bitirdiğimiz için mümkün olmadı. Hazırlanması birazcık zahmetli, ama elimiz alışınca kolayca yapabileceğimiz, lezzetli ve şık bir börek. Tarife geçmeden önce Yaman Ayşe'ye , güzel etkinlik fikri için teşekkür ediyorum.
Fincan böreği ismi böreğin fincan içinde yapılarak, tepsiye ters çevrilmesinden geliyor. Biz ablamın tarifi aldığı dergidekine uygun olarak kuşbaşı etle hazırladık, aynı tarif, tavuklu, kıymalı, sebzeli, peynirli, patatesli içlerle de hazırlanabilir.

Tarif şöyle;

Malzemeler:

-5 adet yufka
-350 gr kuşbaşı doğranmış et
-3 adet kuru soğan
-Yarım demet maydanoz
-3 yemek kaşığı tereyağ
-2 adet yumurta + 1 yumurta sarısı
-Çörekotu ve susam
-Tuz ve karabiber

Yapılışı :

Öncelikle böreğin içini hazırlıyoruz, bunun için etimizi büyükçe bir tavada pişmeye bırakıyoruz, etler suyunu bırakacak ama tamamen çektirmeyeceğiz, yani etleri iyice kavurmuyoruz, çünkü pişme fırında da devam edeceği için, etler fazla sert olmamalı. İnce ince doğradığımız soğanları etin üzerine ekliyoruz ve birlikte pişmeye bırakıyoruz. Et hafif sulu haldeyken ocaktan alıp, ince doğranmış maydnozları, karabiber ve tuzunu ilave edip, karıştırıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Tereyağını eritiyoruz ılınınca 2 yumurta ile karıştırıyoruz. Ön hazırlıklarımızı tamamlayınca, börekleri yapmaya başlayabiliriz. Yufkaları üst üste yayıp, 4 eşit parçaya kesiyoruz ve toplam 20 adet üçgen elde ediyoruz. Elde ettiğiniz üçgenleri mendil gibi ortalarından tutup, kahve fincanının içine yerleştiriyoruz ve hazırladığımız tereyağlı harçtan 1 kaşık kadar koyuyoruz ve yufkanın sarkan parçalarından birini üzerine kapatarak, fincanın içine yerleştiriyoruz. Fincanın içine, iç malzememizden 1 yemek kaşığı koyuyoruz, sonra yufkanın diğer sarkan parçalarına tereyağlı karışımdan fırça yardımıyla sürerek, üst üste kapatıyoruz ve fincanın üstüne hafifçe bastırıyoruz. Hazırladığımız böreği dikkatlice tepsimize ters çeviriyoruz, yufkamız bitene kadar, börekleri aynı şekilde hazırlıyoruz. Zor görünüyor ama, fotoğraflarda elimden geldiğince tüm aşamalarını çektim, yardımcı olacağını düşünüyorum. Böreklerimiz tamamlanınca üzerine çırpılmış yumurta sarısı sürüp, çörekotu ve susam serpiştiriyoruz ve önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar 20-25 dakika pişiriyoruz. Sıcak olarak yemenizi tavsiye ederim, kalan olursa:) ısıtılınca yeni yapılmış gibi olduğunu da söyleyebilirim. Afiyet olsun...

Devamını Oku...

25 Ağustos, 2007

KISA TATİL İZLENİMLERİ VE ÇİLEK LİKÖRÜ


Tatildeyim, siz bu satırları okuyorsanız, Bozcaada'ya ulaşmış ve daha önceden hazırladığım ve uzun süredir bekleyen çilek likörü tarifimi ve geçen haftasonu gittiğim kısa tatilimin izlenimlerini yayınlayabilmişim demektir. Ne güzel bir şey tatildeyim demek, tatildeydim de fena sayılmaz aslında:) Ben şu an ikisini birden söyleyebiliyorum, aslında uzun zamanlar değil, geçen haftasonu, İstanbul'dan Muğla'ya ablamın yanına giden annemle, ablamla, eşiyle ve dünya tatlısı yeğenimle vakit geçirebilmek için ben de Muğla'ya gittim. Şimdiki tatil ise 1 haftalık, ama ben 1-2 tarif hazırladım, blogu takip edenleri 1 hafta boyunca aynı görüntülerle bırakmamak için:)
Muğla tatilim kısaydı, ama dolu dolu geçti, tüm ilçelerinin tatil beldesi olması ve 1-2 saat mesafeyle farklı yerlere gitme imkanı, bu şehrin en büyük avantajı bence. Bizde bu fırsatı elimizden geldiğince değerlendirdik. Önce Akyaka'ya gittik, orada denize girip, gezdik, sonra Köyceğiz'e kısacık uğrayıp, oradan Yuvarlak Çay'a, Sandras doğal kaynak suyunun çıktığı Sandras dağının eteklerinde, aşağıda fotoğrafta görülen yere gittik. Sandras, kaynak suyu depremler sonucu ortaya çıkmış, ufak bir şelale olmuş ve suyun dağdan çıktığı yerden, aşağılara kadar tesisler kurulmuş, bu doğal ortamı çok beğendik, burada günün yorgunluğunu atıp, serinleme fırsatı bulduk, alabalıklarımızı yedik. Fotoğrafta görülen salıncaktan suya atlayanlar vardı, ben de epeyce imrendim ama günün yorgunluğu bana engel oldu. Eğer yolunuz Köyceğiz taraflarına düşerse bu güzel yeri görmenizi tavsiye ederim.

2. gün ise sabah kahvaltısı için Çiçekli Dağı'nda evini açarak, köy kahvaltısı sunan bir yere gittik, tereyağda pişmiş yumurtanın lezzeti, sıcağı unutturdu. Ağaçlar altında, yeşillikler arasında keyifle kahvaltı yaptık. Bahçesinde gezerken bu minik domates ağacını, ve yumurtaya benzer meyveleri olan bitkiyi, çift renkli sardunyaları ve nar ağacını görüntüledim. Kahvaltıdan sonra Sedir Adası'na ve Saklı Göl'e gittik, buralara ve Akyaka'ya ilişkin izlenim ve görüntüleri tatil sonrası paylaşacağım.

Ve gelelim tarifimize, biliyorum çoğunuz çilek mevsimi geçti diyeceksiniz, ama evde dondurulmuş çileğiniz varsa veya manavlarda, pazarlarda az da olsa bulabilirseniz denemenizi tavsiye ederim, hiç olmadı gelecek yaz için not edilebilir. Bu likörün kolay tarafı kahve likörü gibi hemen tüketilebilmesi, yani uzun bir bekleme süresi yok, ama bekletmenin de tadını atrrırdığını belirtmeliyim. Tarif şöyle;

Malzemeler:

-Yarım kilo çilek

-35'lik vokta veya cin (ben cin kullandım)

-1 su bardağı toz şeker

-1 çay kaşığı hindistan cevizi rendesi

Yapılışı:

Çileklerimizi yıkayıp, aromasının çıkması için hafifçe eziyoruz ve üzerine şekeri ilave edip, karıştırarak, recel gibi kaynayana kadar pişiriyoruz. Ocaktan alırken hindistan cevizini ekliyoruz ve karışım ılınınca cini döküp, 1 gece bekletiyoruz ve süzgeçten geçirip, saklayacağımız şişeye aktarıyoruz. Tabi bekleme zamanımız varsa süzme işlemini servis yapacağımız zamana bırakabiliriz. Ben ilk yapışımda alkol oranı fazla gelmişti, eğer sizin de böyle bir sorununuz olursa, likörü tekrar kaynatarak, alkolün bir miktar uçmasını sağlayabilirsiniz. İkram ederken nane yapraklarıyla süsledim, bir dahaki denemeye içine biraz nane koymayı düşünüyorum, belki siz de bu şekilde denersiniz. Afiyet olsun...


Devamını Oku...

23 Ağustos, 2007

DOMATESLİ SARDALYA

Sardalya balığının en güzel hali karşınızda. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi, annemi de alıp Gelibolu tarafına yazlığa gitmiştik. Sardalya balığı Çanakkale'nin simgelerinden biri ve Gelibolu'da her yaz temmuz ayının son günlerinde Sardalya Festivali düzenleniyor. Biz de yazlığa gidince bol bol sardalya yiyoruz. Benim en sevdiğim hali arasına domates dilimleri koyularak yapılan bu tarif. Hazırlanması biraz zahmetli ama lezzeti kesinlikle çekilen zahmete değer... Tarif şöyle;
Malzemeler:(4 kişi için)
-1,5 kg sardalya balığı
-7-8 adet domates
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-Tuz
Yapılışı:
Sardalya balıklarının aralarını açıp, kılçıklarını temizliyoruz ve yıkayıp, sularını süzmesi için bekliyoruz. Bu arada domatesleri halka halka dilimliyoruz. Arası açık olan sardalyaların üzerine bir dilim tuzlanmış domates koyup, başka bir balıkla kapatıyoruz. Balıkların üzerine zeytinyağını sürüyoruz ve tepsiye ve mangal ızgarasına yerleştiriyoruz. Nasıl yapıldığı fotoğraflardan da anlaşılabilir. Hazırladığımız balıkları, mangalda çevirerek pişirebiliriz. Biz son defaya kadar mangalda yapıyorduk, ama bu defa fırının ızgarasında pişirdik, açıkcası lezzetinde fark yoktu. Pişirme kolaylığı açısından fırın ızgarası iyi sonuç verdi, tabi mangal keyfi yapmak isteyenlere önermem:) Afiyet olsun...
Devamını Oku...

20 Ağustos, 2007

# 25 KAHVALTI YE- BİBERLİ LOR ve 4 PEYNİRLİ EKMEK

Bu ayki etkinlik günü de geldi... Konumuz çok zevkli, ev sahibimiz ise Lezize-İrem, İrem'e konu için teşekkür ediyor ve kolaylıklar diliyerek, tariflerime geçiyorum.
Geçen hafta sonu, benimle birlikte İstanbul'a gelen annemi de alıp yazlığa gittik. Kahvaltı masamızın fotoğrafını aşağıda görebilirsiniz. Birincigün yediğimiz çiğ böreği çoğumuz biliyor ve eminim etkinlik için hazırlayan da olacaktır, o nedenle ben 2. gün kahvaltımız için hazırlanan biberli lor tarifini ve İstanbul'daki kahvaltımızda hazırladığım 4 peynirli fırınlanmış ekmeklerin tarifini paylaşacağım. En alttaki fotoğrafta ayrıca patatesli omlet ve maydanozlu omlet fotoğrafları da var fikir vermesi için kolaja ekledim. Gelelim tariflerimize;

BİBERLİ LOR

Biberli loru yazlık komşumuz Nigar Abla'dan öğrendik, o zamandan beri yaz kahvaltılarımızı lezzetlendiriyor. Gerçi kışın yapılmasına da bir engel yok ama genellikle yazın yapıyoruz:) Malzemeleri kolay ve çabucak yapılan bir yiyecek ve değişik bir tat, kahvaltı misafirlerinize denemenizi tavsiye ederim.

Malzemeler:

-250 gr tuzlu lor peyniri
-4-5 adet yeşil biber
-2 adet kırmızı biber
-1 tatlı kaşığı pulbiber(acı istersek)
-1 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı:

Bir tavada, orta boy küpler şeklinde doğradığımız yeşil biberleri zeytinyağı ile kavuruyoruz, bu sırada doğradığımız kırmızı biberleri de ekliyoruz ve biberler kavrulunca, önce pul biberi sonra lor peynirini ekliyoruz ve 7-8 dakika ara ara karıştırarak pişiriyoruz. Biz bütün olarak servis yaptık, ama istenirse, kaşıklarla top şekli vererek, porsiyonluk da servis yapabiliriz. Afiyet olsun...

4 PEYNİRLİ EKMEK

Dört peynirli ekmek kahvaltılarımızı lezzetlendiren tatlardan diğeri. Hazırlaması çok zahmetli değil ama, pişirme süresiyle birlikte biraz vakit alıyor. Bu nedenle pratik yaz kahvaltılarından çok uzun kış kahvaltıları için yapıyorum, bazen de 5 çayımıza eşlik etmesi için yapıyorum.

Malzemeler:

- 4 dilim ekmek (ben ekşi mayalı yuvarlak ekmeklerin yarım dilimlerinden kullandım)
-2 yemek kaşığı pesto sos
-1 adet domates
-2 adet yeşilbiber
-1 çay kaşığı kimyon
-4 dilim beyaz peynir(Ezine kullandım)
-4 dilim cheddar
-4 dilim kaşar
-4 dilim mozerella

Yapılışı:

Ekmek dilimlerimizin üzerine pesto sosumuzu sürüyoruz ve beyaz peynirleri koyuyoruz, üzerine dilimlediğimiz domates ve biberleri yerleştirip, mozerella peynirlerini koyuyoruz, sonra kaşar ve en üste cheddar peynirlerini koyup, üzerine çok az kimyon serpiştirip, önceden ısıtılmış 150 derece fırında 15-20 dakika kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun...
Bu fotoğrafta, yazlık bahçesindeki kahvaltı masamız, bahçedeki oya ağacının çiçekleri, maydanozlu omlet, patatesli omlet, peynirli ve kıymalı çiğ börekler, biberli lor, 4 peynirli ekmek sahnedeler...

Devamını Oku...

17 Ağustos, 2007

ZEYTİNYAĞLI YAPRAK SARMASI

Haftasonunun tariflerini bitiriyorum. Geriye mahlepli poğaça kaldı onu da yakında vereceğim. Zeytinyağlı yaprak sarması bana zor geliyor, yeni evlendiğim günlerde ilk misafirlerimiz için hazırlamıştım, ama sarma faslı gece yarısına kadar uzayınca, bu iş çalışanlara göre değil, ben artık hazır alırım veya annelere yaptırırım kararı almıştım, şimdilik uyguladığımı da söylemeliyim:) Annem benim geleceğimi duyunca menüye karar vermiş, çok sevdiğim yöresel yoğurt çorbamızı ve yaprak sarmasını önceden hazırlamış. Annemin ölçüleri ve yapımıyla tarifimiz aşağıda;

Malzemeler:

-3-4 adet kuru soğan
-1 çay bardağı zeytinyağı
-2 yemek kaşığı dolmalık fıstık
-2 su bardağı pirinç
-1 yemek kaşığı kuru nane
-1 tatlı kaşığı karabiber
-1 tatlı kaşığı kırmızıbiber
-2 tatlı kaşığı şeker
-2 yemek kaşığı kuş üzümü
-1,5 limonun suyu
-1 tatlı kaşığı tuz
-1 çay bardağı kaynamış su
-1/2 kg asma yaprağı
-2 su bardağı kaynamış su

Yapılışı:

Öncelikle içimizi hazırlamak için kuru soğanları yemeklik doğrayıp 1/2 çay bardağı zeytinyağı ile hafifçe kavuruyoruz, dolmalık fıstığımızı ekliyoruz ve pembeleşene kadar kavurmaya devam ediyoruz, sonra sırasıyla, nane, karabiber ve kırmızıbiberi ekleyip, yıkadığımız pirinci ilave ediyoruz. Pirincimiz biraz kavrulunca şekerimizi, kuş üzümünu, yarım limon suyunu ilave ediyoruz. Son olarak da tuzunu ve 1 çay bardağı kaynamış suyu ilave edip, çok kısık ateşte pirinçler suyu çekene kadar pişiriyoruz ve ocaktan alıp, soğumaya bırakıyoruz.
Asma yapraklarımızı ise kaynayan suda 1-2 dakika kadar tutarak haşlıyoruz. Bu süre yaprağın tazeliği ve cinsine göre değişiyor, yaprak güzelse, çabucak yumuşayacaktır, o zaman 1 dakika bekletmek yerine, suya batırıp, çıkararak yumuşatabiliriz. Sıcak sudan çıkardığımız yaprakları soğuk suya batırıp, suyunu süzdürüyoruz. Yaprakları elimize yerleştirip, üst kısmına doğru, 1 tatlı kaşığı kadar içten koyup, sigara böreği gibi sarıyoruz ve alt kısmına 3-4 tane yaprağı tüm olarak yerleştirdiğimiz tencereye diziyoruz. İçimiz ve yapraklar bitene kadar sarıp, tencereye diziyoruz, dik olarak dizmek daha iyi oluyor, ama zor gelirse yatay şekilde de dizebiliriz. Sarma işlemi bitince üzerine de 3-4 yaprak kapatıp, kalan yarım çay bardağı zeytinyağını ve 1 limon suyunu üzerine gezdirip 2 su bardağı kaynamış suyu da ekleyip, pişirmeye başlıyoruz, suyumuz kaynamaya başlayınca ateşi kısıp 30 dakika kadar pişiriyoruz. Pişme süresi daha kısa olabilir, yaprakların durumuna bakarak, anlayabiliriz. Ocaktan aldığımız yaprak sarmaları oda ısısına gelince servis tabağına alıyoruz, limon dilimleri ve maydanoz yaprakları ile süsleyerek servis yapıyoruz. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

16 Ağustos, 2007

KORUK EKŞİLİ KISIR


Kısır en sevdiğim şeylerden biri, bulguru çok seviyorum, dolayısı ile bulgurdan yapılan her şeyi seviyorum, bazı sebze yemeklerinin içine de ekliyorum:) Kısırın kalabalıkta keyifle yenilen bir yiyecek olduğunu düşünüyorum, bu nedenle de annemlerle biraraya gelince hemen 5 çayına kısır yapalım dedim. Bahçede dolaşırken asmanın sardığı çardağa başımı kaldırıp bakınca, albenisi yüksek koruk salkımlarını gördüm ve koruk ekşili olsun kısır dedim ve işe koyuldum. Kısır tarifi çoktur ama benim kısırım sevilir o nedenle nasıl yaptığımı ve malzemelerimi paylaşmak istedim. Tarif şöyle;

Malzemeler:

-2 su bardağı ince bulgur
-1 kuru soğan
-1 yemek kaşığı domates salçası
-1 yemek kaşığı biber salçası
-2 su bardağı sıcak su
-1 tatlı kaşığı tuz
-5-6 dal taze soğan
-yarım demet maydanoz
-2 adet yeşil biber
-1 yemek kaşığı pul biber
-1 tatlı kaşığı karabiber
-1 tatlı kaşığı kimyon
-1/2 limon suyu
-3 yemek kaşığı zeytinyağı
-2 adet domates
-2 adet salatalık
-1 salkım koruk (yerine nar ekşisi veya limon kullanabilirsiniz)

Yapılışı:

Öncelikle,bulgurumuzu geniş bir kaba koyuyoruz ve üzerine sıcak suyumuzu döküp, demlenmesi için kabın üstünü kapatıyoruz. Bu arada küçük bir tavada doğradığımız soğanları hafifçe kavuruyoruz ve doğradığımız biberleri ekleyip, kavurmaya devam ediyoruz, sonra salçalarımızı koyup, 1-2 dakika sonra ocaktan alıyoruz. Biraz ılıyınca, demlenmiş olan bulgura ekleyip karıştırıyoruz. Tabi istersek yoğurarak da yapabiliriz. Sonra baharatlarımızı ilave ediyoruz, ben her zaman kimyon eklemem ama bu defa kimyonun hazmı kolaylaştırıcı etkisinden faydalanmak için koydum. Daha sonra ince doğradığımız maydanoz ve taze soğanı, limon suyunu, tuzunu ve koruk ekşisini ilave ediyoruz ve iyice karıştırıyoruz. Koruk ekşisini ise korukları, kevgire bastırarak suyunu çıkararak hazırlıyoruz (bu kolay yöntem) veya korukları tek tek sapından ayıklayıp, tuz ekleyerek bir kapta iyice karıştırıp yumuşatıyoruz ve sonra yine suyunu çıkarıyoruz. Bu şekilde hazırladığımız koruk ekşisini, dolapta muhafaza ederek daha sonra da kullanabiliriz. Tabi bu seçeneği her zaman uygulayamayız koruk olmayacağı için o zaman ise limon suyunu arttırabiliriz veya nar ekşisi ilave edebiliriz. Kısırımızı hazırlayınca, bir kalıba koyup, 2-3 dakika bekletip, kalıptan çıkarıyoruz ve salatalık ve domates dilimleri ile süsleyerek servis yapıyoruz. Afiyet olsun...

Devamını Oku...

15 Ağustos, 2007

AVCI BÖREĞİ

Bu böreği çok seviyorum, şimdiye kadar 3-4 kere yaptım, farklı arkadaşlarımıza ve akrabalarımıza ikram ettim, herkesten tam not aldı. O nedenle tarifi paylaşmak istiyorum. Tarifi belki çoğumuz biliyor, çünkü orjinal tarif Portakal Ağacı'ndan. Ben iç tarini aynen uyguladım, ama börekleri biraz farklı hazırladım. Avcı böreğini ilk defa seneler önce Assos'a gittiğimizde kale kalıntıları civarında yayık ayranla birlikte sunulan bir yerde yemiştik ve çok hoşumuza gitmişti. Ben de tarifi bulunca hemen uyguladım, gerçi benim yediğimin içinde havuç da vardı ama bu tarif bu şekilde son derece başarılı o nedenle değiştirmek istemedim. Siz isterseniz havuçla hazırlanan bir iç yapabilirsiniz.

Malzemeler:

-4 yufka
-300gr kıyma
-2 adet soğan
-1 yemek kaşığı biber salçası
-1/2 çay bardağı bulgur
-1 çay bardağı sıcak su
-1/2 su bardağı ceviz içi, dövülmüş
-1 tatlı kaşığı tuz
-1 tatlı kaşığı karabiber
-1 su bardağı maydanoz
-1 yumurta
-Galeta unu
-1/2 su bardağı yoğurt
-1/2 su bardağı sıvıyağ (ben fındık yağı kullandım)

Yapılışı:

Öncelikle kıymayı ve doğradığımız soğanı 1 yemek kaşığı sıvıyağ ile kavuruyoruz. Biber salçasını ekliyoruz, bulguru ve suyu da ekleyip pişiriyoruz. Piştikten sonra ocaktan alıp ceviz, tuz, karabiber ve maydanozu ilave ediyoruz ve soğumaya bırakıyoruz.
1/2 su bardağı sıvıyağ ve yoğurdu karıştırıyoruz ve yufkalardan birini masaya yayıp, ikiye katlıyoruz ve arasına fırça ile yoğurtlu karışımdan sürüyoruz. Sonra yufkayı istediğimiz börek büyüklüğüne göre üçgenlere bölüyoruz. Ben 6'ya böldüm, daha küçük börekler için 8'e de bölebiliriz. Bu aşamada üzerlerine tekrar hazırladığımız harçtan hafifçe fırçayla sürerek, pişince katlarının daha belli olmasını sağlıyoruz. Geniş taraflarına hazırladığımız içten koyup, kenarlarını kapatarak sarıyoruz. (sigara böreği gibi) Diğer yufkaları da aynı şekilde hazırlıyoruz. Yumurtayı çırpı yoruz ve hazırladığımız börekleri önce yumurtaya sonra galeta ununa bulayıp önceden ısıtılmış 180 derece fırında pişiriyoruz. Tabi istersek sıvıyağda da kızartabiliriz. Afiyet olsun...

Devamını Oku...

14 Ağustos, 2007

PRENSES TATLISI (İRMİK TATLISI) VE VİŞNELİ ÇİKOLATALI MUFFİNLER

Çay keyfimizden tarifleri geciktirmeden vermek istiyorum. Prenses tatlısı çoğumuzun bildiği süt ve irmikle yapılan tatlı, ben sadece servisi kolay ve şık olsun diye kalıpla dondurdum ve ortasını mor üzümlerle süsledim. Sanırım tüm meyvelerle yakışır bu tatlı, son derece hafif ve lezzetli. Tabi bu sefer daha lezzetli olmasının sebebi doğal sütle yapılmış olması.

Vişneli çikolatalı muffinlerin tarifini daha önce vermiştim. Bu defa ölçüsünü farklılaştırıp, büyük muffin kalıbında kağıtla pişirdim, şehir dışına götüreceğim için. Küçük yeğenim çok beğendi ve küçücük bedeninde 4 taneye yer bulup, babama "dede bu kağıttakiler çok güzel sen de ye" diye ısrar edince gerçekten lezzetli olduklarını anladım.
Tariflerimiz şöyle;

PRENSES TATLISI - İRMİK TATLISI

Malzemeler:

-1 litre süt
-9 yemek kaşığı irmik
-9 yemek kaşığı şeker

Yapılışı:

Şeker ve irmiği koyduğumuz bir tencereye sütüde ekleyerek, karıştırarak pişiriyoruz. Kaynayınca kıvam almaya başlıyor, ve 4-5 dakika kaynatıp ocaktan alıyoruz ve suyla iyice ıslattığımız bir kalıba döküp, oda ısısına gelince buzdolabında soğutuyoruz servis yapacağımız zaman kalıbından çıkarıp, kalıbın şekline göre mevsim meyveleri ile süsleyebiliriz. Kaynadığında hemen koyulaşmazsa merak etmeyin, bekleyince katılaşıyor, kıvamı tutmadı diye irmik ilavesi çok katı olmasına sebep olabilir. Ben sade yaptım, hatta vanilya bile koymadım, doğal sütle yaptığım için, siz isterseniz, vanilya, portakal veya limon kabuğu rendesi, hindistan cevizi (kalıbın içine veya tatlının üstünede koyabiliriz) ekleyebilirsiniz pişirirken, hatta doğranmış meyve bile ekleyebiliriz. Ama sadenin hafifliği de vazgeçilmez diye düşünüyorum. Afiyet olsun...

VİŞNELİ ÇİKOLATALI MUFFİN

Muffin tarifi aynen linkde verdiğim gibi, ama ölçüleri farklı olduğu ve geçen sefer bazı arkadaşlar ölçümü beğenmediği için yeniden yazıyorum:) Farklılık olarak yoğurt yerine kefir kullandım ama süt veya yoğurtta kullanabiliriz.

Malzemeler:
-3 yumurta
-1 su bardağı yoğurt (ben kefir kullandım)
-1 su bardağından az eksik sıvıyağ
-1 su bardağı şeker
-2,5 su bardağı un
-1 paket vanilya
-1 paket kabartma tozu
-1 su bardağı damla çikolatalı
-1 su bardağı vişne

Yapılışı:

Yumurta ve şekerimizi, şeker eriyip, karışım kabarana kadar çırpıyoruz. Sonra yoğurt(veya süt, kefir) ve sıvıyağı ekleyip, çırpmaya devam ediyoruz. Sonra kabartma tozu ve vanilya ile karıştırdığımız unu karışıma azar azar ekliyoruz. Son olarak damla çikolataları ekleyip, bir spatula veya kaşıkla karıştırıyoruz. Yağladığımız veya kağıt koyduğumuz kalıplara karışımımızı paylaştırıyoruz, daha sonra üzerlerine istediğimiz kadar vişne(ben 4'er tane koydum) yerleştirip, haififçe kekin içine batırıyoruz. Keklerimizi önceden ısıtılmış 160 derece fırında 35 dakika kadar pişiriyoruz.(Süre konusunda emin olmak için kürdan testini uygulayabilirsiniz) Afiyet olsun...
Devamını Oku...

13 Ağustos, 2007

ÇAY KEYFİ ve UN KURABİYESİ

Yine arayı açtım maalesef, yeni tariflerim var ama fırsat bulamadım, biraz yoğun günler geçiriyorum, yenilikler, değişiklikler var, yakında paylaşacağım...
Bu sofra, geçen hafta annemlerin balkonunda kuruldu, haftasonunu geçirmek ve dönüşte annemle İstanbul'a gelmek için memleketteydim.Maalesef çok yoğun çalışıyor olması nedeniyle babacımla çok vakit geçiremedim ama annem, abimin eşi ve yeğenlerim ile 5 çayı keyfi yaptık bahçeye bakan balkonumuzda.

Bahçede aile ihtiyacını karşılayacak kadar alana dikilmiş domates, biber, salatalık, patlıcan, soğan, maydanoz, nane ve patates var, ayrıca büyük bir asma, kayısı, erik ve kiraz ağaçları var. Bizde çay keyfimiz için bazı yiyecekleri bahçeden taze taze, dalından kopardığımız sebzelerle hazırladık. Menümüzde;

-Un Kurbiyesi ve fotoğraflarda yeralmayan ama tarifini ve fotoğrafını yakında paylaşacağım
-Mahlepli Poğaça vardı. Bugün un kurabiyesinin tarifini paylaşacağım, diğerlerini ise sırayla vereceğim.

Un kurabiyesinin tarifi Acemi Şef Esra'dan, ben tarifi ,125 gr tereyağını eriterek ölçüp, 1,5 ölçü tereyağına, 1ölçü pudra şekeri ve 2,5 ölçü un esasına uyarak yaptım, hamuru toparlayabilmek için unu biraz arttırmam gerekti, ölçünüze göre sizde 1-2 yemek kaşığı un ilave edebilirsiniz. Öncelikle soğuyan tereyağını şekerle iyice karıştırıp, unu ekleyerek yoğurup, istediğimiz şekli vererek, önceden ısıttığımız 150 derece fırında beyaz kalacak şekilde pişiriyoruz. Ben elimde yuvarlayarak, üzerlerine çatalla hafifçe bastırdım. Bu kurabiyeler pastanedeki un kurabiyeleri gibi oluyor, son derece lezzetli ve kolay bayatlamıyor. Püf noktası ise tereyağını eritirken, kaynatarak içindeki suyun buharlaşmasını sağlamak . Afiyet olsun...

Devamını Oku...

03 Ağustos, 2007

KAHVELİ MİNİK YILDIZLAR ve FINDIKLI KURABİYE ORDUSU

Yaz rehaveti ile blog yavaş ilerliyor maalesef, yeni şeyler yapamıyorum çünkü yenmiyor, ama önümüzdeki günlerde biraz hız kazanacağınız diye umuyorum, çünkü bunun için sebepler var:) Kahveli minik yıldızları geçen hafta, fındıklı kurabiye ordusunu ise daha önce yapmıştım. Sizleri aynı görüntüyle sıkmak istemediğim için iki tarifi birden yazmaya karar verdim. Kahveli minik yıldızları doğaçlama yaptım, fındıklı kurabiye ordusu ise Ayşem'in reçetesi.
KAHVELİ MİNİK YILDIZLAR

Kahveli minik yıldızları, tek kişilik ayak üstü ikramlara uygun olması amacıyla yaptım. Hamuru hazırlamak kolay, tek zorluk küçük kalıplarla çalışmak, çünkü zaman alıyor. ama buna değiyor çünkü çok lezzetliler, tek sorun minik oldukları için çerez gibi yemeye başlıyorsunuz ve kaç tane yediğinizi anlamıyorsunuz.
Tazeliğini 1 hafta koruyabilen, kurabiye kavanozuna atıştırmalık olarak koyabileceğimiz kurabiyeler olduğunu söylemeliyim. Ben küçük kalıp kullandım ama aynı hamurla daha büyük kalıplarla veya yuvarlayarak kurabiye yapıp, çay servisleri için hazırlayabilirsiniz. Türk kahvesi yerine de espresso veya nescafe kullanabilirsiniz. Tarif şöyle;

Malzemeler:
-1 paket çikolatalı, fındıklı puding
-1 yemek kaşığı türk kahvesi
-150 gr tereyağ (oda ısısında)
-10 yemek kaşığı un
-1 çay bardağı dövülmüş fındık

Yapılışı:

Kuru malzemeleri birbiriyle karıştırdıktan sonra, tereyağ ile yumuşak bir hamur hazırlıyoruz ve kolay şekil vermek amacıyla yarım saat kadar buzdolabında bekletiyoruz. Hamurumuzu merdane ile 1 cm kalınlığında açıp, kalıplarla şekil veriyoruz ve önceden ısıtılmış 160 derece fırında 20 dakika pişiriyoruz. Afiyet olsun...

FINDIKLI KURABİYE ORDUSU

Fındıklı miniklerin tarifi Ayşem'den tükkanda tadına baktığımda ben de yapmalıyım demiştim, kurabiye yemeye direnen Aşçı Yamağı'da çok sevince yapmak şart oldu ve bende yaptım. Blog gezilerim sırasında aynı duygularla Selen'in de yaptığını görmüştüm. Kurabiyeler çok lezzetli ve minik kahveli yıldızlarda olan sorun bunlarda da var; ne kadar yediğinizi bilemiyorsunuz. Tarifin orjinali burada, benim uyguladığım ise aşağıda. Bu ölçü ile 70 tane kurabiye yaptım.

Malzemeler:

-125 gr tereyağ (oda sıcaklığı)
-1,5 su bardağı un (elenmiş)
-1 paket vanilya
-2 çorba kaşığı şeker
-1 su bardağı dövülmüş fındık
-1,5 çorba kaşığı tarçın
-1,5 çorba kaşığı pudra şekeri

Yapılışı:

Tarçın ve pudra şekeri dışında bütün malzemeleri yoğuruyoruz ve 30 dakika oda sıcaklığında dinlendiriyoruz. Küçük toplar halinde şekil vererek önceden 170 dereceye ısıttığımız fırında 30 dakika kadar pişiriyoruz. Fırından çıkardığımız kurabiyeler ılınınca tarçın ve pudra şekeri karışımına buluyoruz. Burada dikkat edilecek noktalar Ayşem'in "Peçete Notlar"ında yazıyor, fındıkları daha önceden fırınlayarak daha lezzetli kurabiyeler elde edeceğimizi, fırından çıkardığımız kurabiyeleri tel ızgara üzerine alırsak pişmeye devam etmeyeceklerini ve kurabiyeleri ılımadan tarçın ve pudra şekeri karışımına bularsak, pudra şekerinin eriyip, kurabiyelerin renklerinin değiştiğini belirtmiş (ben maalesef bu hataya düştüm, fotoğraflardanda görebileceğiniz gibi kurabiyelerin rengi biraz koyu oldu ve yüzeyinde toplandı karışım) ben de buraya fındıkları çok küçük çekmemenizi tavsiye edeceğim, biraz irice dövülürse, kurabiyeyi daha lezzetli yapıyor. Afiyet olsun.
Devamını Oku...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...