31 Aralık, 2007

ROMA VACANZE - ROMA TATİLİ İLE 2007'YE VEDA

2007 bitti... Şimdi bizleri yepyeni başlangıçlar, heyecanlar, mutluluklar, paylaşımlar ve lezzetler için bekleyen 2008 var. Ben herkese güzelliklerle dolu bir yeni yıl diliyorum ve Roma tatilinden bahsetmek istiyorum.
Aşçı Yamağı ile çok uzun süredir yapmak istediğimiz bir tatili Bayram tatilini fırsat bilerek gerçekleştirdik. Daha önce bahsettiğim gibi bir zamanlar İtalyanca öğrenmiştim biraz, geçen zaman içinde maalesef birazın azı kalmış bana ama o zamanlardan beri İtalya gezisi yapmak istiyorduk ve nihayet Roma'ya gittik, iyiki gitmişiz. Herşeye rağmen italyancam bize yardımcı oldu ve gezinin sonunda Aşçı Yamağı'da 3-5 kelime italyanca konuşur oldu.
Dört günlük Roma tatili hergün 7-8 saat yürüyerek geçse de bizi dinlendirdi. Yazıma bu başlığı vermemin de özel bir sebebi var. Audrey Hepburn ve Gregory Peyk'in başrollerinde olduğu klasikler arasında yerini almış "Roman Holiday-Roma Tatili"filmini çok seviyor olmam. Roma sokaklarında da bol bol ürünlerini gördüğümüz filmin çekildiği yerleri gezdik ve İspanyol Merdivenleri'ndeki bilinen resmin magnetini bile aldık. Fontana di Trevi - Aşk Çeşmesi'ne bozuk para atıp Roma'ya tekrar gitmeyi diledik. Vatikan ve Collesioum'u gezdik. Roma sokaklarına hayran kaldık, çünkü Roma'nın merkezinde alışveriş merkezi yok ve şehrin heryerinde meydanlar ve civarındaki sokaklarda her türden mağazalar ve yoğun bir hareketlilik vardı. Via Condotti'de tüm ünlü markaların mağazalarının yanısıra Via del Corso'da alişveriş yapabileceğimiz dükkanlar bulduk. İtalya'ya gitmenin en güzel taraflarından biri de bu ülkede aç kalma olasılığımızın olmaması, adım başı sıralanmış pizzacıların yanısıra İtalyan Mutfağı'nın diğer lezzetlerini yiyebileceğiniz restoran ve cafeler mevcut. Ayrıca çok renkli pazarlar gördük hatta bir tanesinde tüm meyvelerin kurutulmuş halleri mevcuttu, ben de dayanamayıp panettone yapmak üzere az miktarda aldım bunlardan. Tabi noel zamanı gitmemiz şansımız oldu, tüm sokaklar, evler, balkonlar süslenmişti, heryer Atatürk Çiçeği diye bildiğimiz yeniyıl çiçekleriyle bezenmişti. Tüm marketlerde de pandoro veya panettone denilen noel kekleri satılıyordu, en kısa zamanda bu ekmek-keklerden deneyip sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizde göremediğimiz çeşitte, şekilde ve lezzetde makarna, risotto karışımları, çeşit çeşit meyve ile aromalandırılmış limoncelolar da Roma'nın keyiflerindendi. Sık sık karşılaştığımız cafelerde İtalyan kahvesi içmek ise ayrı bir keyif oldu. Bu kadar çok anlattıktan sonra, farklı bulduğum lezzetlerin, beğendiğim yerlerin görüntülerini sizlerle paylaşarak, hepinize Roma tatilimiz tadında bir 2008 diliyorum. MUTLU YILLAR!!!!!!!!!!!!!

Devamını Oku...

26 Aralık, 2007

YENİ YIL KURABİYELERİ: ZENCEFİLLİ KURABİYE (GINGERBREAD COOKIES)


Yeni yıla çok az kaldı, bir yılı daha acısıyla tatlısıyla geride bıraktık. Ama etkinlik konumuz olarak biz tatlılar üzerinde duracağız. Burçin'ciğimin konusu tam zamana denk geldi. En Tatlı Hediyeler... Yılbaşından daha iyi bir zaman olamaz sanırım en tatlı hediyeler için. Bu kurabiyeler de etkinlik konusuna uygun oldular, ayrıca hediye edildikleri kişiler düşünülünce benim için en tatlı hediyeler oldular. Umarım yiyenler de beğenmişlerdir. Etkinliğe hazırladığım kurabiyeler zencefilliydi. Tarif olarak klasik gingerbread cookies tarifi kullandım ve bazılarını da kardan adam, yılbaşı çamı ve kar tanesi olarak şekillendirdim. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:(70 adet)

-3 yumurta
-1,5 su bardağı esmer şeker
-250 gr tereyağ (oda sıcaklığında)
-2 tatlı kaşığı zencefil
-1,5 tatlı kaşığı tarçın
-1/2 su bardağı pekmez
1/2 su bardağı süt
-1 paket kabartma tozu
-1/2 çay kaşığı tuz
-1 paket vanilyalı puding (toz halde)
-7 su bardağı un

Royal Icing İçin;

-1 yumurta akı
-1 su bardağı pudra şekeri
-3-4 damla limon suyu
-İstediğiniz renklerde gıda boyası
-Süsleme malzemeleri (parıltılı pullar ve şekilli minik şekerler)


Yapılışı:

Kurabiye için sıvı malzemelerimizi ve katı malzemelerimizi ayrı ayrı iyice karıştırıyoruz ve un karışımımızı yavaş yavaş sıvı malzemelere ekleyerek yoğuruyoruz ve kulak memesinden biraz sertçe bir hamur elde ediyoruz, bu aşamada verdiğim ölçüden fazla un gerekirse ilave edebilirsiniz. Hamurumuz hazırlanınca 30 dakika kadar buzdolabında dinlendiriyoruz. Sonra hamurumuzu bölerek, merdane ile yarım santimden çok az kalın olacak şekilde inceltiyoruz ve istediğimiz kalıplarla şekil vererek yağlı kağıtla kapladığımız fırın tepsisine yerleştiriyoruz. Burada daha kolay açmak ve kolay kesmek için kalıpları ve merdaneyi unlamanızı tavsiye ederim. Hamurumuz bitene kadar aynı şekilde açıp, kalıplarla kesiyoruz. Önceden ısıtılmış 160 derece fırında 10-12 dakika arası kurabiyeler renk değiştirmeyecek şekilde pişiriyoruz.
Royal Icıng için gıda boyası hariç malzemelerimizi mikserle yüksek hızda iyice çırpıyoruz. Sonra kurabiyelere yapacağımız desenlere göre bölüp, renklendiriyoruz. Yağlı kağıtla yaptığımız kulahların içine koyup, uçlarını ince kesip, külahları sıkarak kurabiyelerimizi süsleyebiliriz. Burada dikkat etmemiz gereken şey önce kurabiyelerin kenarlarını sınır olacak şekilde istediğimiz renkle çizmek sonra içlerini doldurak, böylece akmalarını önlemiş ve yüzeye eşit dağılamasını sağlamış oluyoruz. Renklendirmemiz bitince icing kurumadan üzerlerine parıltılı pıllarımızı ve minik şekerlerimizi serpiştiriyoruz.Süslememiz bitince kurumaları için 1 saat kadar bekletiyoruz. Afiyet olsun....

Devamını Oku...

19 Aralık, 2007

KURBAN BAYRAMINA MİSKET KÖFTE

Zaman uçtu geçti ve ramazan derken kurban bayramına geliverdik. Öncelikle tanıdığım tanımadığım tüm okuyucuların ve blog arkadaşlarımın bayramını kutluyor ve iyi bayramlar diliyorum. Yan tarafta vitrinden bakan havuçlu kek biraz daha sabredecek ikram edilmek için, çünkü bayramlık bir tarif sırasını aldı.
Geçen haftasonu arkadaşlarım Hande ve Tolga'nın tatlı oğulları Ali'nin doğum günü partisine gittim. Giderken tatlı bir şeyler hazırlayacağımı söyledim ve lavantalı kurabiyeler ile havuçlu keki hazırladım. Tabi parti olunca yeni bir sofranın fotoğraflarını da çekmek şarttı. Ben de Hande'nin özenle hazırladığı, tüm detayları düşündüğü balon konulu partiden görüntüler eşliğinde 2 yeni tarifle döndüm. Hande misafirleri için aşağıdaki menüyü hazırlamıştı ve gelenlere günün anısı olarak minik hediyeler hazırlamıştı. Balon şeklindeki doğum günü pastasını tatmasam da görüntüsünün çok güzel olduğunu söyleyebilirim. Alicik nice yıllara...

-Domates ve mısır soslu misket köfte
-Zeytinyağlı yaprak sarma
-Mercimek köftesi
-Kuskus salatası
-Kanepeler (zeytin ezmeli, muhammaralı)
-Ekmek dolması
-Çikolata soslu havuçlu cevizli toplar
-Lavantalı kurabiye
-Peynir kremalı havuçlu kek
-1 yaş kurabiyeleri
-Doğum günü pastası

Partiden paylaşacağım ilk tarif misket köfte, diğeri ise benim isim uydurduğum ekmek dolması. Her iki tarif de kurban bayramında uygulayabileceğiniz tarifler. Bugün misket köftenin tarifini yazıyorum, en kısa zamanda ekmek dolmasının da tarifini yazacağım. Tarif şöyle;


Malzemeler:

-1 kilo köftelik kıyma
-1 bayat ekmek içi (ufalanacak)
-2 orta boy soğan
-2 diş sarmısak (istenirse)
-1 tatlı kaşığı kimyon
-1 tatlı kaşığı karabiber
-1 tatlı kaşığı tuz
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-2 su bardağı sıvıyağ

Sosu İçin;

-2 adet domates
-1 yemek kaşığı salça
-1 yemek kaşığı haşlanmış mısır
-1 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı:

Sıvıyağ hariç olmak üzere tüm malzemelerimizi karıştırıp, iyice yoğuruyoruz. Sonra köftemizden minik parçalar alıp, yuvarlıyoruz, yani misket şekli veriyoruz. Köftelerimiz hazır olunca, kızartma tavamızda iyice ısıttığımız (kızgın) sıvıyağda köftelerimizi kızartıyoruz. Sosu için kabuklarını soyup, küçük küpler halinde doğradığımız domatesleri zeytinyağında pişiriyoruz, sonra salçamızı, tuzunu ekliyoruz, sosumuzun kıvamını ayarlamak için yarım çaybardağı kadar su ileve ediyoruz ve ocaktan almadan hemn önce mısırlarımızı sosa ilave ediyoruz. Kızarmış misket köftelerimizin yanında servis yapıyoruz. Afiyet olsun....
Devamını Oku...

16 Aralık, 2007

LAVANTALI KURABİYE

Lavantalı kurabiye çok uzun süredir yapmayı istediğim bir lezzetti. Nihayet geçen hafta denedim ve sonucu beğendik ve karşınızdayız. Bazılarımız lavanta kokusunu çok severken bazılarımız hoşlanmaz biliyorum, ben sevenler tarafındayım. Hatta Buket Uzuner'in İstanbullular kitabının kahramanı Belgin'in lavanta kolonyasına düşkünlüğü, çocuğuna Lavanta ismini koyacak olması hoşuma gitmişti.
Lavanta latince kökenli bir sözcük, lavare-yıkanmak fiilinden geliyor (italyanca kursundan biliyorum:) Aroması çok yoğun olan bu yaz bitkisi eskiden banyo ve kozmetiğin yanısıra tıpta kullanılırken artık mutfakta da yerini aldı. Lavanta çiçekleri ile kekler, kurabiyeler, sütlü tatlılar, cheesecakeler yapılıyor, en kısa zamanda bunlarla da denemeler yapacağım, çünkü baştada belirttiğim gibi kurabiyeleri çok beğendik.

Malzemeler:(25 adet)

-1 adet yumurta
-125 gr tereyağ
-1 su bardağı pudra şekeri
-1 yemek kaşığı süt
-1 çay kaşığı vanilya veya özü
-1 çay kaşığı kabartma tozu
-1 tatlı kaşığı kurutulmuş lavanta(biraz fazla olabilir lavanta sevginize göre)
-2 su bardağı un

Yapılışı:

Tereyağımız ve şekeri iyice çırptıktan sonra, süt ve yumurtamızı ekliyoruz. Sonra vanilya, lavanta, kabartma tozu ve unumuzu karıştırıp hamurumuza yavaş yavaş ekliyoruz. Yumuşak bir hamur olana kadar yoğuruyoruz. 30 dakika kadar dinlendirdikten sonra, istediğimiz kalıpla veya yuvarlak şekil vererek fırın tepsimize diziyoruz. Önceden ısıtılmış 150 derecede fırında 15 dakika beyaz kalacak şekilde pişiriyoruz. İsterseniz üzerine benim yaptığım gibi renklendirilmiş beyaz çikolata ile süsleyebilirsiniz. Afiyet olsun....

Devamını Oku...

15 Aralık, 2007

#YE 29 ZEYTİNYAĞLILAR - ZEYTİNYAĞLI BARBUNYA

Günler koşturmacalar içinde geçiyor, maalesef Aysel'in etkinliğine yeni birşeyler yapamadım, aklımda pek çok fikir olmasına rağmen gerçekleştiremedim. Bu nedenle daha önce paylaştığım çok güzel bir lezzeti tekrar vitrine koydum. Detaylar burada. Afiyet olsun...
Not: Bir okuyucum bu tarifin isminin barbunya pilaki olmasını önermişti, ben de size bırakıyorum, artık ne demek isterseniz...
Devamını Oku...

11 Aralık, 2007

KEREVİZ ÇORBASI VE BİR TUTAM BAHARAT

İstanbul'da geçen sene özlediğimiz kışı soğuk bakımından yaşıyoruz, bazılarınız bana kızabilir ama ben kar da yağsın istiyorum. Biliyorum İstanbul'da kar eziyet demek, uzun trafik sıkışıklıkları demek, araç bulamamak demek ama yine de ben karı özledim, en iyisi karlı bir yerlere gitmek...
Bir tutam baharata gelince bu baharatı ilk evlendiğim günlerde Sener Dayımızı ziyarete gittiğimizde beni götürdüğü Beyoğlu'ndaki baharatçıdan almıştım, daha doğrusu Kadir Bey (Bünsa Baharat'ın sahibi) hazırlayıp vermişti, içinde ne olduğunu söylemeksizin, bunu özellikle köfte, kuru fasülye olmak üzere bir çok yemeğe kullanabilirsin dedi. İçinde pek çok baharat bulunan bu karışımı ben de bazı yemeklerimde ve çorbaların bir kısmında kullanıyorum. Yolunuz Çiçek Pasajı'na düşerse Bünsa Baharat'tan (Tel: 0 212 2436265) bu karışımı denemek üzere alabilirsiniz.
Bu soğuk havalarda evde en çok aranan şey sıcacık bir çorba, ben de size bir fincan sıcak çorba öneriyorum;

Malzemeler:(4 kişilik)

-2 orta boy kereviz
-1 adet soğan
-1 diş sarmısak
-1 adet havuç
-1 adet küçük patates
-1 çay bardağı kırmızı mercimek
-1 yemek kaşığı un
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-1 su bardağı süt
-1 yumurta sarısı
-Tuz, karabiber
-1 çay kaşığı özel yemek baharatı

Yapılışı:

Kerevizlerimizi, patatesi ve havucu soyup iri şekilde rendeliyoruz. Kerevizin kararmasını önlemek için en sona bırakmakta fayda var. Soğan ve sarmısağımızı ufak doğrayıp, yıkadığımız kırmızı mercimeği de ekleyerek malzemelerimizi düdüklü tencereye koyup, 5 su bardağı su ekleyip düdüklünün pimi çıktıktan sonra 20 dakika pişirerek hazırlıyoruz. Düdüklü kullanmayacaksak, sebzelerimiz yumuşayana kadar normal bir tencerede pişirebiliriz.Biraz soğuduktan sonra blenderdan geçirip, bekletiyoruz. Ayrı bir tencerede eytinyağımız ile 1 yemek kaşığı unu hafifçe kavuruyoruz ve haşlanmış sebze püremizi ilave ediyoruz. Ayrı bir kapta iyice çırptığımız yumurta sarısı ve süt karışımını çorbamız kaynayınca azar azar çorbamızı sürekli karışıtırarak ilave ediyoruz. Son olarak baharat ve tuzunu ekliyoruz. Kaynadıktan sonra ocaktan alıyoruz. Servis yaparken istersek üzerine kırmızı biber serpiştirebiliriz. Afiyet olsun....

Devamını Oku...

06 Aralık, 2007

LİMONLU HAŞHAŞLI KEK

Limonlu haşhaşlı kek en sevdiğim kek. Bu kekle tanışmam çok eskilere dayanıyor. Ablamın Amerika'dan getirdiği hazır kek karışımlarından birini aniden canımızın tatlı birşeyler istemesi üzerine yapmasıyla oldu, tadına baktığımızda çok beğenmiştik, haşhaşların ağızda çıtır çıtır dağılan hali ve limon aroması çok lezzetliydi. Tabi bu keki nasıl yapabiliriz diye düşündük ve o günler için en zor kısım haşhaş tohumu bulmak gibi görünmüştü, mutfakla şimdiki kadar içiçe olmayan bana. Biraz araştırınca haşhaş tohumunu bulduk ve kek denemelerine başladık. O gün bu gündür, bizim evde, annemlerde ve Hatsum' da en sık yapılan kek oldu. Ben de yeni evlendiğim günlerde çay davetleri için sabit bir menü hazırlamıştım, o menünün içindekilerden biri yine limonlu haşhaşlı kekdi. İlk günlerde sık sık ağırladığım farklı misafir gruplarından bu keki beğenmeyen hiç olmadı. Yeni evliler için ufak bir tavsiyem de benim yaptığım gibi yapmaları, davetliler genellikle farklı kişiler olacaktır, bu durumda sabit bir yemek ve çay daveti menüsü hazırlayıp, misafirlere ikram edilebilir. Böylece biz çalışan hanımlar, deneyimli olduğumuz ve pratiklik kazandığımız yiyecekleri yaparak biraz olsun zaman kazanabiliriz. Gelelim tarifimize;

Malzemeler:(4 kişilik)

-4 yumurta
-1 su bardağı sıvıyağ
-1 su bardağı yoğurt
-1/2 çay bardağı süt
-1,5 su bardağı toz şeker (Şeker miktarını azaltabilirsiniz)
-1 limonun kabuğunun rendesi
-2 yemek kaşığı limon suyu
-2 yemek kaşığı siyah haşhaş tohumu
-1 paket kabartma tozu
-1 paket vanilya veya 1 çay kaşığı vanilya aroması
-2,5 su bardağı un

Yapılışı:

Öncelikle yumurtalarımızı kabarıp, krema kıvamına gelene çırpıyoruz, şekerimizi ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. Sonra sıvıyağ, yoğurt ve sütümüzü ekliyoruz. Limon kabuğu rendesi ve limon suyumuzu da ilave ettikten sonra, içine kabartma tozu ve toz vanilyamızı ekleyip, elediğimiz unu yavaş yavaş ilave ediyoruz. Sıvı vanilya kullanacaksak undan önce ilave edebiliriz. Son olarak haşhaş tohumunu ilave edip, karıştırıyoruz ve yağlanmış kalıbımıza döküyoruz ve önceden 170 derecede ısıtılmış fırında 45-50 dakika kadar pişiriyoruz. Kekimiz istersek muffin kalıplarında da pişirebiliriz, tabi bu durumda pişirme süresi daha kısa olacaktır, kürdan testi ile kekin pişip pişmediğini anlayabiliriz. Bir de kekleri pişiriken ilk 20 dakika fırının kapağının açmamalıyız. Afiyet olsun....
Devamını Oku...

04 Aralık, 2007

PATLICANLI PİLAV, NAM-I DİĞER AFRODİT'İN SEÇİMİ

Pilav aşçı yamağının en sevdiği yiyeceklerden biri, her yemeğin yanında olsa bıkmadan yer, ben ise İstanbul'a taşınana kadar (9 yıl önce) hiç pilav yemezdim, bir kaç denemem de pek başarılı olmamıştı. Daha sonraları pek çok yiyecekte yaşadığım gibi pilavı da sevmeye başladım ve güzel yapmaya...Bu pilavın ilhamı yine Bozcaada'da oluştu, rüzgarlı adada Mitos plajında geçen yıl ve bu yıl yediğimiz yemeklerden biriydi, ismi de Afrodit'in seçimi. Menüdeki tüm yemeklere mitolojik isimler verilmişti, ben de seçimimi Afrodit'ten yana kullandım. Aşçı yamağı da tadına bakıp çok beğenince İstanbul'da denerim demiştim. Bu ikinci yapışım, ilkinde fotoğraf çekmeye fırsat bulamadan bitti pilavımız. Benim favorilerim listesine girdi bu lezzetli pilav, değişikliğe açıksanız, klasik pilav yerine Afrodit'in seçimini denemenizi tavsiye ederim. Tarif şöyle;
Malzemeler:(4 kişilik)
-1,5 su bardağı pirinç
-2 adet patlıcan
-1 yemek kaşığı zeytinyağ
-2,5 su bardağı kaynamış su
-1 yemek kaşığı sıvıyağ
-1 büyük soğan
-1 adet domates
-2 çay kaşığı tuz
-1 tatlı kaşığı kuru nane
-1 su bardağı sıvıyağ

Yapılışı:

Öncelikle patlıcanlarımızı alacalı soyup, küp şeklinde doğruyoruz ve tuzlu suda 10 dakika kadar bekletiyoruz. Sonra patlıcanlarımızı yıkayıp, süzdürüp, kağıt havlu ile suyunu iyice alıyoruz. İyice ısıttığımız sıvıyağda patlıcanlarımızı kızartıyoruz. Bu arada pirincimizi de ılık suda yarım saat kadar bekletiyoruz. Patlıcanlarımız kızarınca kağıt havluya alıp, fazla yağının süzülmesini için bekletiyoruz. Pilav tenceremize zeytinyağımızı koyup, ince doğradığımız soğanı hafifçe kavuruyoruz ve kuru nanemizi ekliyoruz. Sonra kabuklarını soyup, küp şeklinde doğradığımız domatesi ekleyip, biraz kavrulunca, yıkayıp, süzdürdüğümüz pirincimizi de ekliyoruz. Tüm malzemelerimizi 7-8 dakika kavurup, kaynamış suyu ve tuzunu ilave edip, kısık ateşte pirinç suyu çekene kadar pişiriyoruz ve pilavı ocaktan almamızdan 1-2 dakika önce kızarmış patlıcanı ekleyip, karıştırıyoruz. Pilavımız 15 dakika kadar demlendikten sonra servis yapabiliriz. Afiyet olsun....

Devamını Oku...

01 Aralık, 2007

ESRA'DAN PEYNİRLİ PAMUK POĞAÇA

Kevgir'in bu sayısı bildiğiniz gibi Esra için hazırlandı. Benim Esra için hazırladığım tarifi ise aşağıda, dergiye ise buradan ulaşabilirsiniz.

Esra ile sanal ortamdaki tanışmam, günlüğümü yeni açtığım günlerde, pek fazla yorum almazken gönderdiği, takdir edici ve cesaret verici yorumla oldu. Güzel, yüreklendirici yorumuyla hemen özel bir yeraldı günlüğümde. Pek çok arkadaş edindiğim sanal alemde, gerçek tanışma olmadan bir sesi ve görüntüsü olan tek kişi Esra'ydı. Belki sayfasına yaptığım ziyaretlerle, hakkında öğrendiklerimle oluştu bu ses. Kendinden emin, destekleyen ve öğreten bir ses tonuydu Esra'nın kafamdaki sesi, tatlı sert bir tonda ama altında çok düşünceli ve iyi yürekli. Zaman içinde gerçekten öyle olduğunu anladım, samimi düşüncelerini yazıyordu ve bunu bize hissettiriyordu Esra yorumlarıyla, sayfasından bize geçen pozitif enerjisiyle.
Esra için çıkan bu özel sayıdaki nefis tatlardan biri de pamuk poğaça, yoğururken bile hissediyorsunuz hamurun pofuduk halini, tek önerim tepsi mayalanma süresini atlamamanız. Tarif şöyle;

Malzemeler:(40 adet için)

-2 su bardağı süt
-250 gr tereyağ
-1 çay bardağı sıvıyağ
-1 paket yaş maya
-1 tatlı kaşığı mahlep
-4 yemek kaşığı şeker
-2 çay kaşığı tuz
-7 su bardağı un
-1 yumurta sarısı
-200 gr beyaz peynir

Yapılışı:

Sütü ısıtıp, içine şeker ve mayayı koyup 5 dakika kadar mayanın kabarmasını bekliyoruz. Mayamız kabarınca, süt, maya karışımını, yağları, tuz ve mahlepi ekliyoruz. Unu parça parça ekleyerek, sert olmayan kulak memesi kıvamından daha yumuşak bir hamur yoğuruyoruz. Hamurumuzu yarım saat kadar dinlendirdikten sonra içine peynir koyarak hamurumuzu şekillendiriyoruz. Sıcak bir ortamda 20 dakika kadar bekletip, tepside mayalanmaya bırakıyoruz. Üzeri için yumurta sarısı , bir çimdik pudra şekeri ve bir tatlı kaşığı sıvı yağ karıştırıyoruz ve poğaçaların üzerine sürüyoruz. Esra üzerlerine susam serpiştirmişti, ben ayçekirdeği serpiştirdim. Bunlar yerine çörekotu da olabilir. Önceden 175 derecede ısıttığımız fırında 30-35 dk pişiriyoruz. (Esra 200 derece yazmıştı, benim fırınım çabuk pişirdiği için ısıyı biraz düşürdüm sizler de kendi fırınınıza göre ayarlayabilirsiniz) Afiyet olsun....
Devamını Oku...

27 Kasım, 2007

SÜSLÜ LİMONLU CHEESECAKE VE YENİ BİR DOSTLUK

limonlu süslü

Geçen cumartesi Aşçı Yamağı'nın Facebook sayesinde yeniden bağlantı kurmasıyla, çocukluk arkadaşı Ömer ve eşi şirin Edacığıma gittik. Ömer ve Aşçı Yamağı birbirini yeniden bulunca, hanımların bloglarından bahsetmişler, böylece biz de Eda ile tanışıp, yazışmaya başlamıştık. Edacım artık görüşelim gelin gelelim deyince program yaptık ve buluştuk. Edanın davetini tatlıyı yapma koşulu ile kabul ettik. Bu buluşma, üzüntülü günler geçiren bizlere çok iyi geldi. Eda'yı bir çoğunuzun tanıdığından eminim, blogunda çok güzel şeyler var.
Eda koşturmacalarının arasında bizler için çok lezzetli yiyecekler hazırlamıştı. Yazısında belirttiği gibi konuşmaya dalıp, masayı çekemedik:) Çok kısa bir süredir internet aracılığıyla yazışan insanlardan çok, senelerdir görüşmeyen iki yakın arkadaş gibiydik, akşam bol bol anlatarak, gülerek, keyifle geçti. Eda'nın lezzetli yemeklerinin arkasına fotoğrafta gördüğünüz süslü cheesecake'i yaptım. Tarif burada, sadece üzerini farklı süsledim.
Edicim, davetin için çok teşekkürler, iyi ki tanıştık...

Devamını Oku...

26 Kasım, 2007

BEYAZ VE BİTTER ÇİKOLATALI BROWNİ

Kaynana Çatlatan Tarifler Etkinliği için ne yapacağımı düşünürken, birden sayfamda browni tarifi yeralmadığını farketim, oysaki cheesecake tutkum başlayana kadar en sevdiğim tatlılardan biriydi, ılık, üzerinden çikolata akan ve yanında vanilyalı dondurma olan bir browni.( Hala en sevdiklerimden biridir)Durum böyle olunca hemen browni yapmaya giriştim ve biraz farklı olsun diye hem beyaz, hem de bitter çikolata kullandım. Fotoğrafların istediğim gibi olmadığını söylemeliyim, çünkü İstanbul'da hava çok kapalıydı, sabah saatlerinde dışarda bile flaşsız çekemedim, o nedenle fotoğraflar maalesef lezzetini yansıtmakta yetersiz kaldı, ama çok güzel bir browni olduğunu söyleyerek, denemenizi tavsiye edebilirim. Tarif şöyle,

Malzemeler:

-1 su bardağı esmer şeker
-200 ml krema
-100 gr beyaz çikolata (küçük parçalar halinde)
-100 gr bitter çikolata (küçük parçalar halinde)
-1,5 su bardağı un
-1 paket kabartma tozu
-1 tatlı kaşığı vanilya özü
-3 büyük boy yumurta(küçükse 4 adet kullanabiliriz)
-100 gr tereyağ
-1 su bardağı kıyılmış ceviz
-2 yemek kaşığı kakao

Yapılışı:

Öncelikle oda sıcaklığındaki tereyağımızı ve şekerimizi çırpıyoruz, ve ayrı bir kapta çırptığımız yumurtalarımızı ekliyoruz. Sonra sırasıyla, krema, vanilya, unumuzu, kabartma tozumuzu ve kakaoyu ekleyip, çırpmaya devam ediyoruz. Son olarak çikolatalarımız ve cevizimizi ilave ediyoruz. Ben çikolatalar ve cevizi bıçakla küçük parçalar halinde kestim, damla çikolata kullanmayı, çikolatanın yerini tutamayacağını düşündüğüm için tercih etmedim, sizlere de bu şekilde yapmanızı öneririm. Browni karışımımız hazırlanınca, iyice yağladığımız ve tabanına yağlı kağıt kestiğimiz bir kalıba döküp, önceden 150 dereceye ısıttığımız fırında 30 dakika pişiriyoruz. Pişirme konusunda önerim kendi fırınınızın ayarıdır, normal kekleri pişirme ısısı ve süresinden biraz daha az olmasına dikkat edebiliriz. Hafif soğuduktan sonra benim yaptığım gibi üzerini beyaz ve bitter çikolata ile süsleyebilir veya çikolatayı sos olarak kullanabilirsiniz. Afiyet olsun....
Devamını Oku...

23 Kasım, 2007

GÜLE GÜLE ESRA

Esra, Büyücü Hatun, geride üzgün bizleri, gözüyaşlı yakınlarını ve öğrencilerini bırakıp, aramızdan ayrıldı. Hem de tam Öğretmenler Günü arifesinde...
Bunun bir büyü olmasını Esra'nın Blogundaki sihirli değneğiyle tekrar çıkıp gelmesini çok isterdim...
Maalesef mümkün değil, ama hepimiz eminim onun anısını yaşatmak için elimizden geleni yapacağız, başlattığı güzel işlerin devamı için çalışacağız...Gözün arkada kalmasın Esra, güle güle

Hepimizin başı sağolsun..........

http://esranintaziyedefteri.blogspot.com/
Devamını Oku...

22 Kasım, 2007

TARÇINLI DİYET KURABİYE

Tarçın sevmeyen azdır diye düşünüyorum. Sıcacık kahve veya çay yanında en sevdiğim şeylerden biridir tarçınlı kurabiye, hele bir de diyet olursa, yani kalorisi belirli bir ölçüde azaltılmış ve lezzeti yerinde olursa. Bunların hepsini bir arada sağlamak mümkün. Bu kurabiyeler hem lezzetli hem de pek çok tariften daha az kalori içeriyor. Tamamen light olduğu gibi bir iddiam yok ama lezzeti yerinde, kalorisi düşük bir kurabiye. Gelelim tarifmize;

Malzemeler:

-1/2 su bardağı sıvıyağ
-3/4 su bardağı esmer şeker
-1 su bardağı yoğurt
-1 tatlı kaşığı tarçın
-2,5 su bardağı kepekli un
-1 paket kabartma tozu
-1 paket vanilya

Yapılışı:

Önce sıvı malzemelerimizi karıştırıyoruz, sonra diğer malzemeleri de ekleyip, unumuzu ilave ediyoruz. Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edip, kalıplarla veya elimizle şekil veriyoruz. Kalıp kullanacaksak hamuru normalde olduğundan daha kalın, 2,5-3 cm kalınlığında açıyoruz. Önceden 160 dereceye ısıttığımız fırında 20-25 dakika pişiriyoruz. Bu kadar pratik bir kurabiye, tabi kolaylığının yanı sıra evi saran tarçın kokusu harika... Afiyet olsun....
Devamını Oku...

19 Kasım, 2007

KÖRİLİ TAVUK ÇORBASI


Kışın başlamak üzere olduğu, ama soğuk ve yağmurun kışı aratmadığı şu günlerde, içimizi ısıtacak lezzetli bir çorba tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu çorba da ablamın tarifi, bu nedenle menünün içine Hatsum'un Tarifleri isimli bir bölüm açıyorum, daha öncede Annemin Tarifleri bölümünü oluşturmuştum. Yemek günlüğünüz olunca en yakınlarınızın katkısı kaçınılmaz oluyor. Bu başlıklar altında annemde daha çok yöresel ve Türk Mutfağı'na özgü klasik lezzetleri, ablamınkin de ise dünya mutfaklarından tarifler ve yeni lezzet denemelerine ilişkin tarifler yeralacak.
Bugünkü tarifimiz bütün önyargımla yememe rağmen çok beğendiğim bir çorba tarifi. Ablam yaptığında içemeyeceğimi düşünmüştüm ama tadına bakmam konusunda ısrar edilince, denedim ve çok beğendim, aynı önyargıyı aşçı yamağı da yaşadı, ama o da çok beğendi. Bu nedenle eğer tavuk çorbasından hoşlanmam diyorsanız, yine de bu çorbaya bir şans vermenizi tavsiye ederim. Tavuk çorbası severler ise farklı bir yorumu denemiş olacaklar. Gelelim tarifimize;
Malzemeler:
-150 gr tavuk göğsü
-1 büyük soğan
-2 yemek kaşığı sıvıyağ
-1 tatlı kaşığı köri
-1 yumurta sarısı
-1 kahve fincanı un
-2 su bardağı süt
-1/4 demet dereotu
-Tuz, karabiber
-Pulbiber ve 1 tatlı kaşığı tereyağı (isteğe bağlı)
Yapılışı:
Tavuk göğsümüzü 2,5 su bardağı su ile haşlıyoruz. Haşladıktan sonra, suyunu ayırıp, tavukları küp şeklinde doğruyoruz. Soğanımızı da küp şeklinde doğrayıp, 2 yemek kaşığı sıvıyağ ile tencerimizde kavuruyoruz. Sonra tavuklarımızı da ekliyoruz ve beraberce kavrulduktan sonra 2 bardak tavuk suyunu ekliyoruz. Ayrı bir kapta, yumurta sarısı, köri, un ve sütümüzü pütürsüz bir karışım olacak şekilde çırpıyoruz. Tavuk suyumuz kaynayınca körili karışımı azar azar tencerimize karıştırarak ilave ediyoruz ve kaynayana kadar karıştırarak pişiriyoruz ve ocaktan alıyoruz. Sıcakken doğradığımız dereotunu ekliyoruz. Servis sırasında da istersek erittiğimiz tereyağına eklediğimiz pulbiberi üzerine gezdirebiliriz. Afiyet olsun....
Devamını Oku...

16 Kasım, 2007

PRATİK TİRAMİSU

Yan tarafta birkaç haftadır boy gösteren tiramisunun tarifini nihayet yazabiliyorum. Bu tiramisuyu arkadaşım Selda yaptı. Seldalara gittiğimizde bize harika bir boşnak böreği ile bu nefis tiramisuyu ikram etti. Farklı bir tiramisu tarifi daha önce vermiştim ve bu tatlı hakkında düşüncelerimi ve kelime anlamını paylaşmıştım. Selda'nın tarifi ise bana biraz daha pratik geldi. Kedidilleri yerine pandispanya kullanmıştı ve bol peynirli, çok güzel bir tatlı olmuştu. Tarif şöyle;


Malzemeler:


-3 katlı, kakaolu hazır pandispanya
-300 gr labne peyniri
-2 yumurta sarısı
-2,5 su bardağı süt
-3 tepeleme yemek kaşığı un
-3 küçük çay bardağı şeker
-1 su bardağı süt(keki ıslatmak için)
-3 tatlı kaşığı nescafe
-1 tatlı kaşığı toz şeker
-1 paket vanilya
-1 tatlı kaşığı kakao


Yapılışı:

Labne peynirimizi 2 yumurta sarısı ile iyice çırpıyoruz. Unu, şekeri, sütü karıştırıp krema kıvamını alana kadar pişiriyoruz ve vanilyayı ekliyoruz. Kremamız biraz ılınınca (çok soğumayacak hafifçe sıcak gibi olacak, yumurta ve peynirin sıcağında pişeceği kadar), peynirli karışımımızı ekleyip iyice karıştırıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Ayrı bir kapta, keki ıslatmak için, 1 bardak sütü, nescafeyi ve 1 tatlı kaşığı şekerimizi karıştırıyoruz. Kekimizin 1. katını servis tabağımıza alıp, kahveli karışımla iyice ıslatıyoruz, ve kremamızdan sürüyoruz, 2. kat için de aynı şeyi yapıyoruz ve son katımızı koyunca, keki yine ıslatıyoruz ve kalan kremayı üzerine döküp, kenarlarından akmasını sağlıyoruz. Buzdolabında 1-2 saat dinlendirdikten sonra, üzerine kakao serpip servis yapıyoruz. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

11 Kasım, 2007

AŞÇI YAMAĞI'NIN ELİNDEN RATATOUILLE


Tatile çıktığımız haftaonu, Bozcaada'da Mitos'da güneşlenirken, Hürriyet'in Pazar ekinde her zaman yaptığım gibi Arman Kırım'ın yazısını okuyordum. Yazı Ratatouille isimli film hakkındaydı. Filmden daha önce Yaman Ayşe bahsetmişti. Arman Kırım'ın yazısını da okuyunca İstanbul'a dönüş ilk iş filme gideceğim diye karar verdim ve öyle de yaptım. Filmi izlerken aşçı yamağı filme ismini veren yemeğin nasıl yapıldığını sordu, ben de ona tatilde okuduğumuz yazıyı hatırlatınca, en kısa zamanda yapalım dedi, ama o kısa zaman bir türlü geçmedi:) Durum böyle olunca ben de aşçı yamağının elinden yemek yiyeyim dedim ve onu mutfağa kapattım:) Malzeme listesini verdim ve pişirme sürecinde yardımcı oldum ve mis kokulu yemeğimizi birlikte hazırladık. Evi saran koku tarifsizdi, lezzeti de bir o kadar güzeldi, sağlıklı, lezzetli bir yemek daha menümüze girmiş oldu.
Ratatouille, güney Fransa'nın Akdeniz kıyılarında bulunan Provence mutfağına ait bir yemek. Tek başına tüketilebileceği gibi ızgaraların yanına da çok yakışacağını düşünüyorum. Arman Kırım'ın tarifiyle ratatouille aşağıda;

Malzemeler:

-2 çorba kaşığı zeytinyağı
-2 diş dövülmüş sarımsak
-1 büyük soğan, dörde bölünüp ince kıyılmış
-1 küçük patlıcan, küp şeklinde doğranmış
-2 dolmalık biber, irice doğranmış
-3-4 tane küçük kabak, temizlenip ince halkalar şeklinde doğranmış
-4 büyük domates, soyulup irice doğranmış
-1 tatlı kaşığı kuru fesleğen
-1 çay kaşığı kuru kekik
-2 tatlı kaşığı kıyılmış taze maydanoz

Yapılışı:

Büyükçe bir tencerede orta ateş üzerinde zeytinyağını ısıtıp, sarmısak ve soğanı ekleyip yumuşayana dek 6-7 dakika kavuruyoruz. Patlıcanları ekleyip her taraflarına zeytinyağı değecek şekilde karıştırarak biraz kavuruyoruz. Biberleri de ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz. Bir defne yaprağı koyup kapağı kapalı olarak kısık ateşte 10 dakika pişiriyoruz. Domates, kabak, kekik ve fesleğeni ekleyip, iyice karıştırıyoruz ve kısık ateşte patlıcanlar pişene dek (yaklaşık 15 dakika) pişiriyoruz. Ocaktan alınca veya servis yaparken doğranmış maydanozları ekliyoruz. Afiyet olsun...

Devamını Oku...

07 Kasım, 2007

ÇİKOLATALI KURABİYELER

Blogumda daha çok tatlı tarifi yazmam konusunda bir eleştiri aldım, bundan sonrası için tatlı tariflerimi arttırmaya çalışacağım. Bu konudaki ilk çalışmada çikolatalı kurabiyeler... Bu tarif ablamdan, aslında kurabiyeler de ondan, Muğla'da geçirdiğimiz 4 günün bir kısmı mutfakta geçince yaptıklarımız yazdıklarımla sınırlı değildi tabii ve ablam daha önceden deneyip, orjinalinin aynısı tadında sonuç veren bu tarifi bana vermişti, ancak ben yapamadım ve tatma fırsatını Muğla'dayken yakaladım. Tadı gerçekten çok güzel ve ablamın Amerika'dan getirdiği chocolate chip cookie'lerle aynı lezzette. Tarif All Recipes'den, ölçü 2 tepsilik biz yarım ölçü yapmıştık, eğer çok kalabalık değilseniz size de yarım ölçü tavsiye ederim.

Malzemeler: (2 tepsi için)

-4,5 su bardağı un
-2 çay kaşığı kabartma sodası
-1,5 su bardağı esmer şeker
-1/2 su bardağı beyaz şeker
-2 paket vanilyalı puding karışımı (toz halde)
-4 yumurta
-2 çay kaşığı vanilya aroması (yerine toz vanilya kullanabilirsiniz)
-4 su bardağı damla veya parça çikolata
-2 su bardağı dövülmüş ceviz (isteğe bağlı)
-400 gr tereyağ (oda sıcaklığında)

Yapılışı:

Unu, kabartma sodası ile birlikte eliyoruz. Tereyağını, şekerlerle birlikte krema kıvamını alıncaya kadar mikserle çırpıyoruz, toz puding karışımı ekleyip çırpmaya devam ediyoruz ve yumurtalarımızı ve vanilyayı ilave ediyoruz. Un karışımını ekledikten sonra, çikolata ve cevizimizi ilave ediyoruz. Pişirme kağıdı yerleştirdiğimiz tepsimize kurabiye karışımımızdan 1'er tatlı kaşığı dolusu koyuyoruz ve önceden 175 dereceye ısıttığımız fırında 12 dakika kadar, rengi kahve olacak şekilde pişiriyoruz. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

04 Kasım, 2007

SÜSLÜ KURABİYELER - AYŞEM'E SÜRPRİZ

Evet bu süslü kurbiyeler Ayşem'e sürpriz olarak yapıldı. Dükkan'ın temel direği Tütü bu sürprizi düşündü ve Gülriz organizasyonu üstlendi. Dükkana bir kurabiye ağacı oluşturmak için bizler de kurabiyelerimizi süsledik. Fazla söze gerek yok ama durumu en güzel Ufuk anlatmış. Ben kendi adıma Ayşem'in mutluluğunu gördüğüm için ve yeni arkadaşlar edindiğim için çok mutlu oldum....
Kurabiyeler için fazla birşey yazmayacağım, pudingli kurabiyelerden yaptım ve şeker hamuru ile süsledim. Hepsi bu, afiyet olsun...
Devamını Oku...

30 Ekim, 2007

ETLİ LAHANA SARMASI

Cumhuriyetimiz 84. yıldönümü hepinizle beraber kutluyorum....
Bu tarifte bayramdan kalma ve yine anneme ait. Aşçı yamağı ile birlikte çok beğenerek yedik, çünkü annem hazılayıp, yanımıza koydu, ben de eve gelince pişirdim ve tadı damağımızda kaldı. Sanırım zevkle isteyerek yapılan yemekler çok daha lezzetli oluyor, hani bazı insanların elleri lezzetli bulunur, bence o kişiler severek yemek yapıyorlar ve yemekleri seviliyor... Gelelim tarifimize;

Malzemeler:(4 kişilik)

-9-10 yaprak lahana
-1 su bardağı pirinç
-250 gr kıyma
-1 yemek kaşığı salça
-1/2 çay bardağı sıvıyağ
-1 orta boy soğan
-7-8 dal maydanoz
-Tuz, karabiber, kırmızıbiber

Yapılışı:

Lahana yapraklarımızı yıkayıp, büyükçe bir tencerede kaynayan suda haşlıyoruz(tenceremizin aldığı adette) , sarabileceğimiz kadar yumuşayınca tencereden alıp soğumaya bırakıyoruz. Lahanalar soğurken içimizi hazırlıyoruz. Yıkayıp, süzdüğümüz pirince, kıymamızı, salçamızı, ince kıyılmış soğan ve maydanozumuzu, sıvıyağımızı, tuz ve baharatlarımızı ekleyip iyice karıştırıyoruz. Soğuyan lahana yapraklarını şekillerinin elverdiğince, sarılacak büyüklükte parçalara kesiyoruz ve her parçaya içten koyup, annemin yaptığı gibi uzun veya muska şeklinde sarıyoruz. Sardığımız lahanaları, pişireceğimiz tencereye sıkı sıkı dizerek yerleştiriyoruz ve 1,5 su bardağı suya 1 tatlı kaşığı salça ekleyip, üzerine dökerek orta ateşte 30 dakika kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun...

Devamını Oku...

27 Ekim, 2007

KIYMALI VE PEYNİRLİ SU BÖREĞİ


Başlığı görünce benim yapmadığımı sanırım anlamışsınızdır, çünkü su böreği zahmetli bir börek ve bence pek de çalışan kadına göre bir tarif değil. Tabi özel zamanlarda yapılabilir:)
Su böreğini defalarca yememe rağmen sadece iki kere yaptım, ilk denememi annemle birlikte yaptım ve başımda usta olunca sonuç başarılı oldu. 2. denemem ise annemin şehir dışında olduğu sırada Amerika'dan yaz tatiline gelmiş ablamın canı isteyince yapmam oldu. Uzun zaman geçti ama hatırladığım ablamın sonuçtan memnun kaldığıydı. Bugünkü tarif ustaya ait. Tarifi 1 tepsi için yazıyorum ama annecim, biri kıymalı, diğeri peynirli olmak üzere iki tepsi yapmıştı. O nedenle istediğiniz içle hazırlayabilirsiniz her iki için malzemesini yazacağım. Tarif şöyle;

Malzemeler:(1 tepsi için)

-7 adet yumurta
-Tuz
-Sirke
-1 çay bardağı sıvıyağ
-Alabildiği kadar un
-500 gr beyaz peynir
-300 gr kıyma
-Yarım demet maydanoz

Yapılışı:

Yoğurma kabımıza yumurtalarımızı kırıyoruz, çok az (iki parmak arasına sığacak kadar) tuz koyup, karıştırıyoruz ve kulak memesi yumuşaklığına gelene kadar alabildiği miktarda un ekleyerek yoğuruyoruz. 12 beze yapıp, tepsi büyüklüğünden biraz fazla açıyoruz. Büyükçe ve yayvan bir tencerede kaynattığımız,içine çok az tuz, 1-2 damla sirke veya sıvıyağ eklediğimiz(hamurların haşlanırken yırtılmaması için) suya atıp, 1-2 dakika haşlıyoruz ve soğuk su koyduğumuz başka bir kabın içine alıyoruz. Soğuk suda 1-2 dakika bekletip, süzgece alıyoruz. 10 adet bezeyi açarak aynı şekilde haşlayıp soğuk suya alıp, süzüyoruz. 2 bezeyi açıyoruz ama haşlamıyoruz. Tepsimizin altını 1 tatlı kaşığı sıvıyağ ile yağlayıp, haşlamadığımız bezeyi yerleştiriyoruz. Sonra 5 tane haşlanmış bezelerden yerleştirip, ortasına beyaz peynir ve maydanoz karışımı veya önceden pişirdiğimiz kıyma, tuz, baharat ve maydanoz karışımını serpiştiriyoruz. İç malzemeden sonra haşlanmamış olan bezemizi yerleştiriyoruz ve diğer haşlanmış bezeleri yerleştiriyoruz. Hamurlarımız bitince 1 çay bardağı sıvıyağı tepsimizin üzerine döküyoruz, yalnız hamurun aralarından bıçak ucuyla minik delikler açıyoruz ki yağ alt katlara da inebilsin. Böreğimizi önceden ısıttığımız fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun...

Devamını Oku...

25 Ekim, 2007

KARNIYARIK

Siteyi güncellemem biraz uzun sürdü, sebebi malum, ülkemizin geçirdiği kötü günler...

Bu satırları okurken birçoğunuza yemek tarifi yazmak veya okumak anlamsız gelebilir, inanın ben de böyle düşündüm ama hayat devam ediyor, bütün üzüntülere rağmen...
Bu tarif anneciğim elinden. bayramda gittiğimizde bizler için yapmıştı, daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi ben patlıcanı çok seviyorum, eskiden yemememe rağmen karnıyarık da favori yemeklerimden biri. Bu nedenle, pek çoğunuz için yenilik olmayacak ama ben sitemde yeralmasını istedim. Tarif şöyle;

Malzemeler:

-1 kilo patlıcan
-1/2 litre sıvıyağ
-250 gr kıyma
-2 orta boy soğan
-2 adet domates
-3-4 diş sarmısak
-2 adet yeşil biber
-Yarım demet maydanoz
-1+1 tatlı kaşığı salça (eğer domates yetersizse)
-Tuz, karabiber, kırmızıbiber

Yapılışı:

Öncelikle patlıcanlarımızı alacalı soyup, yıkayıp, iyice kuruladıktan sonra,patlıcanların ortalarıncan ince bir çizgi şeklinde kesiyoruz ve ısınmış sıvıyağda hafifçe kızartıyoruz, sonra fazla yağının emilmesi için kağıt mutfak havlusunun üzerinde bekletiyoruz.
İçini hazırlamak için, önce kıymayı derince bir tavada kavuruyoruz, sonra ince kıyılmış soğanını, sarmısağı ekliyoruz. Sırasıyla ufak doğradığımız biberi ve kabuklarını soyup doğradığımız domateslerimizi ilave edip pişiriyoruz. İçimizin rengi açık olursaki kış domatesleri çin sözkonusu olabilir, çok az salça ekliyoruz. Son olarak baharat ve tuz ayarını yapıp, ince kıyılmış maydanozumuzu ilave edip ocaktan alıyoruz. Burada farkedeceğiniz gibi içi pişirirken yağ kullanmadık, çünkü patlıcanlar kızardığı için yemeğimizde yeterince yağ var ve kıymanın, soğanın, domatesin suyu yeterli geliyor iç harcın pişmesi için.
Patlıcanlar ve içimiz ılınınca patlıcanları kestiğimiz yerlerden hafifçe açıp, içlerine harcımızı koyuyoruz, istersek her bir patlıcanın üzerine kızartılmış yeşilbiber de koyabiliriz annemin yaptığı gibi. En son karnıyarıklarımızı fırında veya ocakta pişirebiliriz, annem fırında üzerlerine hazırladığı 1 tatlı kaşığı salçalı suyu gezdirip, yarım saat kadar pişirdi. Ocakta da aynı şekilde suyunu ilave edip, patlıcanlar yumuşayana kadar pişirebiliriz. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

20 Ekim, 2007

MİNİK ELLER MUTFAKTA - MEYVE KURABİYELER

Meyve şeklinde kurabiye yapmayı uzun süredir planlıyordum, Alev doğumgünü için davet edince, yapmak için fırsatım oldu. Aynı zamanda çocuklarla yapması eğlenceli olacak diye düşündüm ve Selen'ciğimin etkinliğine bu tarifle katılmaya karar verdim. Yapması biraz zahmetli ama, hem çok lezzetli hem de görünüm olarak çok güzel. Ben henüz çocuğumun olmaması ve yeğenlerimin uzakta olmaları nedeniyle onlarla birlikte mutfağa giremedim. Bayramda eve gidince ellerinin fotoğrafını çektim, yani bu tombul eller tatlı kızlarıma ait.

Kurabiye hamurunu istediğimiz bir tarifle hazırlayabiliriz. Beğendiğiniz, çok yumuşak veya çok sert olmayan bir tarif olması yeterli. Ben puding karışımı ile yaptığım tarifi kullandım. Tarif şöyle;

Malzemeler:

-250 gr tereyağ
-1 paket puding karışımı
-15 yemek kaşığı un (+2/-1 olabilir ölçü)
-2 yemek kaşığı nutella
-1 yemek kaşığı fındık ezmesi
-20 adet çikolatalı draje
-Sarı, kırmızı ve yeşil gıda boyası
-3 yemek kaşığı toz şeker
-20 adet kiraz sapı
-10 adet karanfil

Yapılışı:

Oda sıcaklığındaki eritilmemiş tereyağımıza, puding karışımını ekliyoruz, biraz karıştırdıktan sonra, 3'e kaşık un ekleyerek yoğuruyoruz. Son bir kaç kaşık unu tek tek koymakta fayda var. Hamurun alacağı un, oda sıcaklığına göre farkedecektir ama ideal ölçü 15 kaşık. Benim hamurum 16 kaşık aldı. Hamurumuzdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp, yarım şeftali şekli vermek için yuvarlıyoruz ve fırın tepsimize yerleştiriyoruz. Kirazlar için ise fındık büyüklüğünde parçalar alıp, ortalarına draje koyarak yuvarlayıp, kiraz şekli veriyoruz ve üst kısmına hafifçe bastırarak kiraz saplarından yerleştiriyoruz. Hamurumuz bitene kadar istediğimiz kadar kiraz ve yapmayı düşündüğümüz şeftali adedinin 2 katı kadar yuvarlak kurabiye yapıyoruz. Önceden ısıttığımız 160 derece fırında, beyaz kalacak şekilde, 15-20 dakika kadar pişiriyoruz. Kurabiyelerimiz soğuduktan sonra, şeftali için yaptıklarımızın ortalarını hafifçe oyuyoruz. İçlerine nutella sürüp, iki kurabiyeyi biribirine yapıştırıyoruz. Tepelerine ise ters şekilde karanfil saplıyoruz. İçlerinden çıkanları ise iyice ezip, fındık ezmesi ve gerekirse 1 yemek kaşığı süt ile iyice karıştırıp, hafifçe yoğuruyoruz ve kayısı ve armut şekli vererek, tepelerine bu defa karanfilleri düz saplıyoruz. Mevyelerimiz hazır, renklendirme aşamasına geçebiliriz. 3 ayrı kasede 1/2 su bardağı kadar su ile kürdan ucuyla gıda boyalarımızı karıştırıyoruz. Kirazlarımızı kırmızı su karşımına batırıp, düz bir tabağa koyduğumuz tozşekere buluyoruz ve kurumaya bırakıyoruz. Şeftalilerimizin yarısını sarı, yarısını kırmızı suya batırıp, tozşekere buluyoruz. Armutlarımızı, yeşil ve sarı suya, kayısılarımızı ise sarı suya batırıp, yine tozşekere buluyoruz. Kurabiyelerimiz kuruyunca servise hazır oluyorlar. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

16 Ekim, 2007

KAHVALTI DAVETİ VE PATATES GRATEN

Bayramdan önceki Cumaresi günü arkadaşım Alev'in doğumgünü nedeniyle gerçekleştidiği kahvaltı davetine gittim. Tabi giderken de Alev'den kahvaltı masasını görüntüleyip, sitede paylaşmak konusunda onay aldım. Alev bize çok güzel bir masa hazırlamış ve çok lezzetli yiyecekler yapmıştı. Keyifli bir sohbet eşliğinde, tanışmayan insanlar olarak, bu lezzetleri tadıp, Alev'in doğumgününü kutladık. Nice yıllara Alev...

Alev bizim için;

-Patates graten
-Menemen
-Soslu sosis
-Paçanga ve sigara böreği
-Çikolatalı muffin

yapmıştı. Hepsinin fotoğrafları aşağıdaki kolajda. Ben de giderken Alev'e meyve kurabiyelerden oluşan bir sepet götürdüm. Meyve kurabiyelerin tarifini yakında paylaşacağım, ama önce tadı damağımızda kalan, 2'şer defa servis aldığımız patates gratenin tarifini veriyorum. Tarif Alev'e ait ve kahvaltının yanısıra, et ve balık yemeklerininin yanına da yapabiliriz. Masamızdaki diğer lezzetlerden çikolatalı muffini, vişneli-çikolatalı muffin tarifininden, vişneyi çıkararak yapabilirsiniz. Graten tarifimiz ise şöyle;


Malzemeler: (4 kişilik)

-8 adet orta boy patates
-1 su bardağı süt
-1/2 su bardağı süt kreması
-1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
-1 sarmısak
-1 tatlı kaşığı tereyağı
-Tuz ve taze öğütülmüş karabiber

Yapılışı:

Öncelikle patateslerimizin kabuklarını soyup, mümkün olduğunca ince (neredeyse zar gibi) halka halka doğruyoruz. Sonra bir kaseye doğranmış patatesleri, sütü, kremayı, kaşar peynirin yarısını, baharatları koyup, karıştırıyoruz. Uygun ebatta bir fırın kabının içini, ikiye bölünmüş sarmısağın kesik yüzeyleriyle ovalıyoruz. Sonra tereyağıyla bütün kabı yağlayıp, patatesli malzemeyi içine koyuyoruz. Kalan kaşarı üzerine serpiştiriyoruz. Önceden 180 derece ısıtılmış fırında 1 saat pişiriyoruz. Burada iki önerim olacak, ki birini Alev uygulamıştı. Sarmısakla kabı ovduktan sonra kalan sarmısağı da patates karışımının içine doğramak. Diğeri ise kaşar peyniri rendesini pişme süresinin sonuna doğru ( son 10 dakika içinde) üzerine serpiştirmek. Böylece peynirler fazla pişmemiş olacaklar. Ben peynirlerin pişmiş halinin de çok lezzetli olduğunu söyleyebilirim. Afiyet olsun...

Devamını Oku...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...