05 Kasım, 2010

KEYİFLİ BİR "SOFRA"DA BULUŞMA

sofra-4

Geçtiğimiz ay içerisinde çok keyifli ve yeni bir SOFRA'ya konuk oldum. Sofra dergisini hepimiz biliyoruz ve ben de uzun süredir abonesiyim. Derginin yeni açılan web sayfası için düzenlenen bir kahvaltıya davet edildim ve bu kadar özel bir ismi duyunca heyecan içerisinde etkinliğe katıldım. İyi ki katılmışım, çünkü Sofra Dergisi'nin yöneticileri ile tanışma ve sohbet etme fırsatının yanı sıra pek çok blogger arkadaşımla buluşmanın keyfini yaşadım.

Sofra Dergisi'nden Esra Düzdağ'ı ve Neslihan Demir'i pek çoğumuz "Kültür Aşı" programından tanıyoruz. Türk Mutfağı'nı sahiplenen ve gelişmesine katkıda bulunan yaklaşımları "http://www.sofra.com.tr/" adresi ile internet dünyasına da taşınmış oldu.
"mmmm.sofra.com.tr" sloganı, hem derginin internet sayfasında hem de yukarıdaki fotoğrafta görebileceğiniz gibi, bize hediye edilen sevimli kupalarda yeralıyor. Ayrıca sofranın sınırsız menüsü ile radyolarda da sık sık duyuyorum son günlerde. Yandaki fotoğrafda Hünerli Mügecim iki Neslihan arasında kalma fırsatını yakalamıştı, umarım dilekleri gerçekleşir.

Adile Sultan Sarayı'nda gerçekleşen güzel etkinliğin detayları ve fotoğrafları için buraya tıklayabilirsiniz. Ayrıca benim mini flickr setimi görebilirsiniz.

Not: Bu yazıdaki fotoğraflar için Mügeciğim eşi sevgili Sinan'a çok teşekkürler.


sofra-5
Devamını Oku...

27 Ekim, 2010

ARMUTLU, PEYNİRLİ VE CEVİZLİ SALATA

armutlusalata

Kış kendini hissettirmeye başladı bugün, daha önceki günlerde serin havaları sıcaklar takip ediyordu ama artık ardından sıcak gelmeyen kış günleri yaklaşıyor. Yağmur ve gri hava hem hüzün hem de huzur veriyor. Bahar havası gibi neşe ve enerji yerine. Sizleri bilemem ama ben sonbahar kızı olduğum için severim böyle havaları, her ne kadar İstanbul'da eziyet olsa da.
Yeni yazımı grilikten kararmış hava, rüzgardan dalgalanan ağaç dalları ve şiddetli yağmur eşliğinde yazıyorum. Günlük tutmanın en güzel taraflarından biri de bu, geçmişi hatırlarken oluşturduğu referans noktaları.
Armutlu, peynirli ve cevizli salata 2010 yeniyıl soframızdan, yazılması bir hayli geçikmiş bir tarif ama hiç yazmamaktan iyidir sanırım:) Yeşil salatalarla meyveler birlikte gayet uyumlu. Aynı tarifi elma ile (özellikle yeşil elma) veya ayva ile hazırlayabilirsiniz. Hatta portakal dilimleri veya nar taneleri ile. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

-5-6 adet göbek yaprağı
-5-6 yaprak lolorosso (Akdeniz yeşilliği)
-1 adet salatalık
-1 adet kırmızı biber
- 1 adet yeşil biber
- 1 adet armut
- 7-8 adet kiraz domates
- 150 gr otlu peynir veya keçi peyniri
- 3-4 adet ceviz
-2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
-2 limonun suyu
-1 yemek kaşığı nar ekşisi
-Tuz

Yapılışı:

Yıkamış olduğumuz göbek ve lolorosso yapraklarını elimizle irice bölerek salata tabağımıza yerleştiriyoruz. Üzerine halka halka doğradığımız kırmızı biberimizi, şerit doğradığımız yeşil biberimizi ve jülyen doğradığımız salatalığımızı serpiştiriyoruz. Daha sonra limon suyunu, sızma zeytinyağını, nar eşkisini ve tuzunu ekleyip, karıştırıyoruz. Salata tabanının üstüne elma dilimi doğradığımız ve kararmaması için limon suyu sıktığımız armutlarımızı, kiraz domatesimizi, elimizle kırdığımız cevizlerimizi ve peynirimizi ekliyoruz. Afiyet olsun...

Yeni bir yıl daha yaklaşırken yeni yıl soframızı da hatırlayabiliriz...

yeniyılmasa
Devamını Oku...

20 Ekim, 2010

DAMLA SAKIZLI CHEESECAKE VE MÜGE'DEKİ BULUŞMA

damla sakızlı-1

Altın kızlar buluşmaları keyifle devam ediyor. Daha önceki buluşmalarımızdan çok bahsetmedim blogda ama Mart ayından beri düzenli toplanıyoruz sevgili blog dostlarımla, tanışmamız 2007 yılında farklı bahanelerle olmuştu. Daha sonra baby shower'lar, iyi ki doğdun bebek partileri ile devam eden görüşmelerimiz, bu yıl yeni bahaneler bularak sürdürdüğümüz buluşmalara dönüştü. Bundan ne kadar mutluluk duyuyorum anlatamam. Sayfamı takip edip benimle mail aracılığı ile iletişime geçen, olumlu olumsuz tarif deneyimlerini sayfama yorum bırakan okuyucularım ve blog dünyasından edindiğim arkadaşlıklar bu sayfayı gerçek kılıyor diyebilirim. Sessiz okuyucularım alınmasınlar onların varlıklarını da ziyaretçi sayısından farkediyorum ama sanal kalıyor tabi:)
Mart ayındaki buluşmamız Ayşem'de "iyi ki doğdun bibi" konulu olmuştu, mayıs ayında "güle güle oturun Fadime" ve temmuz ayında Yasemin'de "Hayırlı olsun Özel Pastam" konulu buluşmaların ardından Ağustos ayında Münevver Abla'da gerçekleşen "İftar Sofrası'ndan sonra son buluşmamız Hünerli Müge'de muhteşem boğaz manzarası eşliğinde balkon sefası olacaktı ancak hava muhalefeti nedeniyle ev keyfine dönüştü. Hiç birimizin şikayeti olmadı, Müge'nin sayfasındaki muhteşem boğaz fotoğraflarının kaynağını görüp, içerde sıcacık sohbetler, mamalar ve çay eşliğinde vakit geçirdik. Gelecek buluşmanın "yeniyılı karşılama" konulu ve bende olduğunu söyleyerek, bugünün detaylı yazısı için sizi Müge'nin sayfasına yönlendiriyorum.

Buluşmalarımızda her birimiz bir yiyecek hazırlıyoruz, böyle karar verdik daha önceden böylece ev sahibine çok yüklenmemiş oluyoruz. Ben Münevver Abla'daki buluşma haricinde (İftar sofrası için anneciğimin fındıklı gül tatlısından götürmüştüm) genelde limonlu cheesecake yapıyorum. Bu defa limonun yanısıra damla sakızlı olsun istedim. Müge'deki buluşma menüsünde pastacıların farklı şeyler hazırlaması nedeniyle tatlı kısmının ağırlıklı yükünü cheesecake almış oldu. Çok uzun zamandır çok severek yapıyorum cheesecake'leri ancak bir yere götüreceğim zaman bir terslik çıkmasın tedirginliğim oluyor. Neyse ki damla sakızlı cheesecake'de yolda süslerinin bozulması dışında bir sıkıntımız olmadı. Ev sahibemiz damla sakızını pek sevmemesine rağmen keyifle yeyince ben de çok mutlu oldum.

Damla sakızlı cheesecake tarifine geçmeden önce cheesecake yapmak isteyenler için;

-Cheesecake konusunda tüm denemelerimi "cheesecake dosyası"nda bulabilirsiniz.
-Püf noktalarını kendi deneyimlerimle birlikte bu dosyada paylaştım ayrıca kendi sorularınız için diğer okuyucuların sorularına bakmanız için yorumlar bölümü de gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

Gelelim tarifimize;


Malzemeler: (22 cm’lik kalıp için)

-600 gr. krem peynir
-1 bardak + 2 yemek kaşığı toz şeker
-5 tatlı kaşığı mısır nişastası
-4 adet yumurta
-1 paket krema (200 ml)
-2 parça dövülmüş damla sakızı (orta boy)
-1 limonun suyu ve kabuğunun rendesi
-1,5 paket yulaflı bisküvi (240 gr)
-125 gr tereyağı

Yapılışı:

Öncelikle cheesecake'in bisküvi tabanını hazırlıyoruz. Bisküvileri mutfak robotunda ya da döverek kırıntı haline getiriyoruz ve erittiğimiz tereyağı ile iyice karıştırıyoruz. Kalıbının kenarlarını fırça yardımıyla yağlayıp, tabanına pişirme kağıdı yerleştiriyoruz. Bisküvi karışımını kek kalıbının tabanına boşaltıp, her tarafta eşit yüksekliğe gelecek şekilde bastırıyoruz ve buzdolabına kaldırıyoruz.
Karıştırma kabımıza krem peyniri, mısır nişastası ve toz şekeri ekleyip mikser ile çırparak kalın bir krema kıvamına getiriyoruz. Yumurtaları birer birer bu karışımın içine kırarak çırpmaya devam ediyoruz. Bu aşamada dikkat etmemiz gereken şey, yumurtaları çok fazla çırpmamak, aksi halde kekimizin üstünde pişerken çatlaklar oluşabilir. Son olarak kremayı, limon kabuğu rendesini, limon suyunu ve dövülmüş damla sakızını da bu karışıma ekleyip karıştırdıktan sonra kek kalıbının içindeki bisküvi tabanının üzerine döküyoruz.
Önceden 175 derece ısıya getirdiğimiz fırında yaklaşık 10 dakika kadar pişirip, 10 dakika dolunca fırının ısısını 90 dereceye düşürüyoruz ve bu düşük ısıda yaklaşık 60-70 dakika daha pişirmeye devam ediyoruz. Kekin tam ortası ıslak veya parlak değilse pişmiş demektir. Cheesecake'miz oda ısısına gelince buzdolabına koyup, üstünü kapatmaksızın bir gece bekletiyoruz.
Süsleme için, eritilmiş beyaz çikolata ve kıvamını açmak için krema kullandım bunlar biraz göz kararı oldu, çikolatanın yayılıp kekin üzerini kaplayacak kıvamda olması gerekiyor bu şekilde yapmak istemezseniz hazır beyaz çikolata sosuyla da servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun..

mügemasa
Devamını Oku...

13 Ekim, 2010

ISPANAKLI VE PEYNİRLİ KANELONİ (CANNELONİ)

ıspanaklı ve peynirli kanolini

Nerden başlasam bilemiyorum. Geçen zamanın açıklaması hem yok, hem çok. Birbirini kovalayan günlerde kimi güzel, kimi sıkıntılı zamanlar geçirdim. Blogum hep aklımda, hayatımda, ama bilgisayar başında geçen onca saate rağmen yazamadım. Geçen sürede, bir yurtdışı, 4 yurtiçi seyahat yaptım. Güzel yemekler yedim, kendimin veya başkalarının yaptığı. Çok sevdiğim blog dostlarımla buluştum. Kahkahalar attım, ağladım kısaca hepimiz gibi yaşadım. Kendi yoğunluğunda geçen günlerde çok planlasam da yazamadım.
Neyse geçmiş için üzülmenin faydası olmadığının bilinciyle, yeni bir tarife geçiyorum.

Ispanakla peynir çok yakışıyor, bir de yanında lezzet arttıran nefis bir domates sos varsa. Kaneloniyi bu şekilde Venedik gezimiz sırasında gitmiş olduğumuz Verona'da büyük meydanda, Romeo ve Juliet'in aşkının yaşandığı evde, Juliet'in penceresinden eşimin elindeki objektife el salladıktan sonra yemiştim. Evde de aynı şekilde hazırlamaya hemen karar vermiştim ama uygulama biraz geç oldu.
Kaneloni italyan mutfağından bir lezzet. Aslında rulo lazanya da diyebiliriz kendisine, sunum şıklığı ve servis kolaylığı, hamur kısmının azlığı nedeniyle lazanyadan daha hafif olmasına rağmen. Kaneloni, "canneloni" diye yazılıyor ve marketlerde orjinal yazılışıyla bulabilirsiniz. Kaneloni için haşlama istemeyen ürünleri daha pratik olması nedeniyle tercih etmenizi öneririm ama isterseniz haşlanan ürünlerle de aynı tarifi uygulayabilirsiniz. (Haşlama işlemini gerçekleştirdikten sonra)
Ben ıspanak ve peynir birleşince yanına pastırmayı da çok yakıştırıyorum. Tarifimde yok ama isterseniz ekleyebilirsiniz. Ayrıca aynı tarifi, kabaklı peynirli, patlıcanlı fesleğenli, kıymalı, patatesli kaşarlı, sadece peynirli gibi çeşitlendirerek hem yemek gibi, hem börek gibi hazırlayabilirsiniz. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

- 1 paket kaneloni (ben haşlama gerektirmeyenlerden kullandım)
- Yarım kilo ayıklanmış ve doğranmış ıspanak
- 250 gr lor peyniri
- 2 adet soğan
- 2-3 diş sarımsak
- 1 yemek kaşığı dolmalık fıstık
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- Tuz ve karabiber

Beşamel sos:

- 2 bardak süt
- 1 yemek kaşığ tereyağ
- 2 yemek kaşığı un
- Tuz

Üzeri için:

- 3-4 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri veya parmesan peyniri


Domates Sos:

-3-4 adet olgun domates
- 2 yemek kaşığı zeytinyağı
- 3 diş sarımsak
- 1 yemek kaşığı elma sirkesi
- Tuz ve karabiber


Yapılışı:

Kanelonimizin içini hazırlamak için öncelikle zeytinyağımızda soğan ve sarımsağımızı soteliyoruz. Daha sonra dolmalık fıstığımızı ekliyoruz. Bunlar da kavrulunca ıspanaklarımızı ilave ediyoruz. Ispanaklarımız sönüp, hafifçe renk değiştirince lor peynirimizi, tuz ve karabiberini ekleyip, ocaktan alıyoruz.
İç harcımız beklerken, beşamel sosumuzu hazırlayabiliriz. Bunun için unu tereyağda kavurup sütü ekleyip, koyulaşana kadar pişiriyoruz ve tatlandırmak için tuzumuzu, isteğe bağlı olarak da muskat rendemizi ilave ediyoruz.
Kanelonilerimiz her birinin içini dikkatlice, kırılmalarını ve elimizin yanmasını önleyerek, çok fazla olmamak üzere, ıspanaklı harcımız ile dolduruyoruz ve bir fırın tepsisine diziyoruz. Doldurma işlemi bittikten sonra, üzerine beşamel sosumuzu döküyoruz ve kaşar peyniri veya parmesan rendesi serpiştirdikten sonra ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar (20-25 dakika kadar)pişiriyoruz.
Domates sosunu mümkünse önceden hazırlamanızı tavsiye ederim çünkü pişme süresi uzun. Eğer önceden hazırlayamadıysanız, yemek pişirme işlemine sosdan başlamak daha doğru olur, böylece sos pişerken yemek hazırlıkları tamamlanabilir. Bir diğer tavsiyem de bu çok lezzetli sosu fazla miktarda yapıp, kavanozda, üzerini zeytinyağı ile kapatarak buzdolabında saklamanız olacak. Böylece daha sonraki seferlerde kullanabilirsiniz, ayrıca sosu, kekik, fesleğen veya maydanoz ilavesi ile makarna sosu olarak da kullanabilirsiniz.
Sosumuz için ince kıydığımız sarımsaklarımızı zeytinyağında hafifçe aroması çıkana kadar kavurup, rendelenmiş domateslerimi, sirkemizi ve tuz ve karabiberimizi ekleyip, kaynama noktasına gelinceye kadar yüksek ateşte, kaynadıktan sonra kısık ateşte, suyu azalıp, sos kıvamını alıncaya kadar pişiriyoruz.
Kanelonimiz biraz ılıyınca, servis tabağına alıp, yanında domates sosu ve frenk maydanozu ile birlikte servis yapıyoruz. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

10 Ağustos, 2010

KREM BRULE (CREME BRULEE)

krem-brule
Yaz geç geldi ama çok sıcak geçiyor, nem hayatı oldukça zorlaştırıyor. Ben de bu ayarsız havadan payımı aldım, geçtiğimiz haftasonunu hasta yatarak geçirdim. Dışardaki sıcağın üzerine kapalı ortamların kliması hasta etti. Neyse uzun aramızı güzel bir tatlı ile bozalım ve sonraki günler bu lezzetli tatlının tadında geçsin.
Krem brüle, yani "yanmış krema" yeniyıl soframızdan bir lezzet, daha sonra da birkaç kez yapıldı ve işyeri arkadaşlarına bile götürüldü ve herkesten tam not aldı ve tarifi iyice tescillenmiş oldu. Bu tatlıyı yapmadan önce yaptığım araştırmada, şimdiye kadar Fransız olduğunu düşündüğüm lezzetin aslında İngiliz tatlısı olduğunu, ancak Fransızlar tarafından benimsendiğini öğrendim. Sonuçta son derece lezzetli ve birkaç püf noktası dışında oldukça kolay bir tatlı. Krem brüleyi hazırlarken evdeki kitaplarımdaki tariflerle, netteki tarifleri karıştırarak en pratik ve lezzetli yolu seçmeye çalıştım. Ben yeniyıl yemeğimiz için klasik olarak hazırladım ancak damla sakızlısı da aklımda, kahveli, limonlu, portakallı ve lavantalı da yapmak mümkün, bu lezzetler için yapılacak şey; aşağıdaki tarifte kremayı ısıtma sürecinde aroma kaynağını ekleyip, yumurtayla karıştırmadan süzmek. Bir de bu tatlıyı aslında daha yayvan fırın kaplarında ince bir tabaka halinde hazırlamak daha doğru yol, ben evdeki folyo kapları yeniyıl sofrasına koymak istemediğim için, remkinlerimi kullandım, daha sonraki yaptıklarımda ise ince kaplarla tam kıvamını yakalamış oldum. Bu kadar açıklamanın üzerine tarifimiz şöyle;

Malzemeler: (4 Kişilik)

- 2 cup krema
- 1/3 cup şeker
- 4 yumurta sarısı
- ½ çay kaşığı doğal vanilya özü (Yarım vanilya çubuğu)
- Üzeri için 4 çay kaşığı esmer şeker

Yapılışı:

Kremamızın içine vanilya özütünü veya bıçakla kesip içini çıkardığımız vanilya çubuğunun tanelerini koyup, aromanın kremaya geçmesi için ısıtıyoruz. Kaynama noktasına gelmeden ocaktan alıyoruz. Ayrı bir karıştırma kabında, yumurta sarısı ve beyaz şekerimizi çırpıyoruz. Ilınmış olan kremamızın içine ekleyip iyice çırpıyoruz. Vanilya taneciklerini almak için süzgeçten geçiriyoruz. Karışımımızı 4 adet ufak fırın kabına boşaltıyoruz ve karışımın üzerinde oluşan kabarcıkları, söndürüyoruz. Fırın kaplarını içine koyacağımız tepsimizin tabanına ıslak bir havlu yerleştiriyoruz ve fırın kaplarını koyuyoruz. Tepsimizin içine kapların yarısına kadar gelecek şekilde kaynamış su koyup, önceden 160 dereceye ısıtılmış fırında 30-35 dakika pişiriyoruz. Fırından alırken kremamız hala jöle gibi sallanıyor olacaktır. Tepsiden aldığımız fırın kaplarımız soğuyunca buzdolabında 4 saat kadar dinlendiriyoruz. Sonra üzerlerine 1’er çay kaşığı esmer şekeri serpiştirip pürmüz ile yakıyoruz. Buzdolabında tekrar soğutup, servis yapıyoruz. Afiyet olsun…
Devamını Oku...

17 Temmuz, 2010

PEYNİRLİ ÖRGÜ BÖREK

DSCN7659-1

Tatil ve iş değişikliği nedeniyle yoğun günler sonucunda yine yazamadım. Kaldığımız yerden devam etmek amacıyla son davetimizin tariflerinden biriyle sayfamı güncellemiş oluyorum.
Mini çay davetimizin diğer böreği de yine milföy hamuru ile hazırlanan ve görünümü ile sosisli börekle yarışacak olan peynirli örgü börek. Bu böreği de pratik olması nedeniyle eskiden beri acil durumlarda sık sık yaparım. Evde buzlukta her zaman milföy hamurum vardır. Şık böreğimizin tarifi şöyle;
Malzemeler: (6 kişilik)
- 6 adey milföy yaprağı
- 150 gr beyaz peynir
- 2 dal dereotu
- 1 yumurta sarısı
- 1 tatlı kaşığı haşhaş tohumu
Yapılışı:
Kare olan milföy yapraklarımızı merdane ile çok az açarak, dikdörtgen yapıyoruz. Hamurumuzu uzunlamasına 3'e bölecek şekilde çiziyoruz, ama kesmiyoruz. Orta kısmına börek harcı olan peynir ve dereotu karışımımızdan koyuyoruz. Kenarlarda kalan bölümleri ise bıçakla 45 derecelik açı olacak şekilde 2 cm kalınlığında kesiyoruz. Kesilen parçaları karşılıklı olacak şekilde sırayla birbirlerinin üzerine kapatarak, saç örgüsü formunu veriyoruz. Hazırladığımız böreklerin üzerine yumurta sarısı sürüp, haşhaş tohumu serpiştirdikten sonra önceden ısıtılmış 180 derece fırında 25-30 dakika kadar pişiriyoruz. Sıcak olarak servis yapıyoruz. Afiyet olsun...

DSCN7661-1
Devamını Oku...

21 Haziran, 2010

BALKONDA MİNİ ÇAY DAVETİ ve DAMLA SAKIZLI BARBUNYA

DSCN7662-1

Sosisli milföy börek tarifinde yeralan sofra, balkonda gerçekleşen mini çay daveti. Mini diyorum çünkü 3 kişilik bir davetti. İş yerinden arkadaşlarım, hafta başında iş çıkışı geldiler. Soframız kalabalıktı ama menüyü oluşturan lezzetlerin çoğu pratik tariflerdi.

kolaj

Menümüzü kolajda görüldüğü gibi;

-Mercimek köfte (Yeşil mercimek yerine kırmızı mercimekle hazırladım)
-Buranelli kurabiyesi (Venedik'e özgü Burano'da yapılan limon aromalı bir kurabiye)

gül-tatlısı

Fındıklı gül tatlısı annemin spesyallerinden biliyorsunuz. Annemlere gittiğimizde şerbeti dökülmemiş halde getirdim bu tatlıdan.(Annem daha önceden hazırlamıştı) Davetli arkadaşlarımdan birinin tatlı ile pek arası yok, daha çok da şerbetli tatlıları sevdiğini söyleyince ben de evdeki tatlımı değerlendirmeye karar verdim. Sayfamda tarifi bulunan tatlının şerbetini hazırlayıp, sıcak sıcak döktüm, bir gün dinlenince hazır olmuştu.

barbunya

Damla sakızlı barbunya, sayfamda mevcut olan zeytinyağlı barbunya tarifini, damla sakızı ekleyerek uyguladım. Bağlantıyı tıklayarak asıl tarife ulaşabilirsiniz. Damla sakızlı olarak yapmak için, 2 küçük parça damla sakızını havanda dövdükten sonra, barbunyayı, ocaktan indirmeye yakın bir zamanda ekliyoruz. Aroma yoğunluğunu kendi damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz. Tarifteki ölçü ve 2 parça damla sakızı ile hafif bir aroma oluşuyor, arttırmak için 3 küçük parça sakız kullanılabilir. Afiyet olsun...
DSCN7666 -1
Devamını Oku...

18 Haziran, 2010

PATATESLİ POĞAÇA

patatesli-poğaça.jpg-1

Çay daveti soframızdan eksik kalan son tarif, patatesli poğaçamız, hamuru oldukça puf puf bir hamur, aynı tarifle, kıymalı, ıspanaklı veya peynirli poğaça da hazırlayabilirsiniz. Benim de çok hafif bulduğum bir poğaça hamuru. Şeklini yuvarlak veya klasik şekilde de hazırlayabilirsiniz. Üzerine galeta unu kullanabileceğiniz gibi, mısır unu da kullanabiliriz. Mısır unu da aynı kıtırlığı veriyor. Hatta benim son zamanlarda yaptığım gibi, tüm hamur işlerine 1 kaşık olsun mısır unu ekleyebilirsiniz. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler: (20 adet)
- 125 gr tereyağı oda sıcaklığında
- 2 yumurta
- 1 çay bardağı yoğurt
- 1 çay bardağı sıvıyağ
- 1 çay kaşığı kabartma tozu
-1 çay kaşığı karbonat
-1 tatlı kaşığı şeker, ½ çay kaşığı tuz
- aldığı kadar un

İç malzemesi:

- 2-3 orta boy patates
- 1 çay bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
-1 yemek kaşığı sıvıyağ
-1 tatlı kaşığı karabiber ve kırmızıbiber
-1 tatlı kaşığı tuz

Üzeri için:
-Galeta unu veya mısır unu

Yapılışı:

Poğaçanın iç malzemesi için, haşlanmış patateslerimizi ezdikten sonra, 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile hafifçe kavurarak, fazla suyunu çektirmiş, baharatlarımızı ekleyerek lezzetlendirmiş oluyoruz. Patateslerimiz biraz ılınınca kaşar peyniri rendemizi ekliyoruz. (Önceden çok erimesini istemiyoruz, fırında pişerken erisin istiyoruz, yoksa içinde çok dağılıyor). Poğaçanın hamuru için 1 yumurtanın akı haricindeki tüm malzemeyi karıştırıp, kulap memesi yumuşaklığında bir hamur yoğuruyoruz. Hamurdan cevizden biraz büyük parçalar alıp avucunuzda açıp, içine 1 tatlı kaşığı patatesli içten koyup yuvarlayarak şekil verin. Poğaçaların üzerine once fırça yardımıyla yumurta akını sürüyoruz, sonra galeta unu veya mısır ununa batırıp, yağlanmamış tepsiye birleşim yerleri alta gelecek şekilde diziyoruz. 160 derecede önceden ısıtılmış fırında üzeri pembeleşene kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun…
Devamını Oku...

15 Haziran, 2010

SOSİSLİ MİLFÖY BÖREK

DSCN7650-1

Yakında yazmayı planladığım mini çay davetimizin ilk tarifi sosisli milföy börek. Bloga daha önce yazmıştım sanırım, evliliğimin ilk günlerinde pek çoğumuz gibi bolca misafir ağırlamıştım. O günlerin favori tariflerinden biriydi bu tarif. Çünkü son derece pratik ve lezzetli bir börek. Görüntüsü de oldukça şık. Bugüne kadar bloga yazmamamın nedeni, daha farklı tarifleri denerken unutmuş olmam.
Mini çay daveti iş arkadaşlarımla yeni evimizin balkonunda gerçekleştirdiğimiz bir davet. Haftaiçi olunca ne yapsam diye düşünürken aklıma gelen bu tarifi uygulamamın bir diğer nedeni ise yakında evlenecek olan iş arkadaşıma sevimli milföy böreklerin şeklini gösterebilmekti. Pratik tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

- 5 kare yaprak milföy hamuru
- 15 adet parmak sosis
- 1 yumurta sarısı

Yapılışı:

Milföy hamurlarımızı buzluktan alıp, kırılmayacak kadar yumuşayınca böreğimizi hazırlıyoruz. Her kare yaprağı 3 eşit şerit şeklinde kesiyoruz ve her birinin içine 1 adet iki ucundan (+) şeklinde kesilmiş parmak sosisi koyup, rulo yaparak sarıyoruz. (Pişme sırasında sosislerin uçları açılacaktır.) Tüm hamurumuzu aynı şekilde hazırlayıp, pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsimize dizdikten sonra üzerilerine yumurta sarısı sürerek önceden ısıtılmış 170 derece fırında 30 dakika kadar pişiriyoruz. Sıcak olarak servis yapıyoruz. Afiyet olsun…
Devamını Oku...

12 Haziran, 2010

PIRASALI OMLET

pırasalı omlet

Kahvaltı davetinin son tarifi de pırasalı ve maydanozlu omlet. Şimdi pırasanın zamanı değil ama gelecek kışa hazır olsun diye yazmak istedim. Ayrıca aynı tarifi kabak ile de uygulayabiliriz. Bu defa maydanoz yerine dereotu da kullanabiliriz. Bol sebzeli ve peynirli olan bu omlet misafirlerim tarafından börek gibi bulundu. Ben de doyuruculuğu ile böreğe benzettim. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

- 4 dal pırasa
- 5-6 dal maydanoz
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- 1 tatlı kaşığı tereyağ
- 6 adet yumurta
- 150 gr beyaz peynir
- 100 gr kaşar peyniri rendesi
- Tuz, karabiber

Yapılışı:

İnce ince doğradığımız pırasalarımızı, yıkayıp süzdürdükten sonra, 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile suyunu salıp çekene kadar rengini değiştirmemeye dikkat ederek pişiriyoruz. (Bu işlemi akşamdan yapabileceğimiz gibi, daha önce hazırlayıp, buzlukta da bekletebilirsiniz. Ben buzlukta bekletmeyi seçtim ve buzluktan çıkarınca, bıraktığı suyu çektirene kadar hafifçe tekrar pişiridim) Pırasalarımız ılınınca, derin bir kasede çırpmış olduğumuz yumurta, tuz ve karabiber karışımının içine ezilmiş beyaz peynir ve ince kıyılmış maydanozumuzla birlikte karıştırıyoruz. Tavamızı tereyağı ile yağladıktan sonra omlet karışımımızın yarısını döküp, iki tarafını da pişiriyoruz. Pişen omleti servis tabağımıza alıp, karışımın kalan yarısını da tekrar yağladığımız tavamızda yine çift taraflı olarak pişiriyoruz. Servis tabağındaki ilk parçanın üstüne kaşar peyniri rendemizi serpiştirip, ikinci parçayı üstüne kapatıyoruz. Eriyen peynirle sıcak olarak servis yapıyoruz. Afiyet olsun...
Devamını Oku...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...